

Destekten Yoksun Kalma Tazminatı


Kıymetli Evrak Nedir? Çeşitleri Nelerdir?
Makale Başlıkları
Görevden Uzaklaştırma
Görevden uzaklaştırma, bir kamu görevlisinin görevinden geçici olarak alınmasıdır. Görevden uzaklaştırma, görevli kişinin kamu görevinden veya işinden çıkarılması anlamına gelmemektedir, sadece geçici bir süreliğine görevinden alınmasıdır. Geçici Görevden Uzaklaştırma Açığa Alınma Kamu Görevinden Çıkarma İlgili memurun kamu görevinin sonlandırılması ile ilgili makalemizi inceliyorsunuz.
Geçici olarak Görevden Uzaklaştırma Nedir?
Kamu görevlileri görevlerini kamu yararına uygun şekilde icra etmektedirler. Ancak bazı durumlarda görevlilerin görevlerini yerine getirmeleri sakıncalar doğurabilir. Kamu personelinin görevden uzaklaştırılmasına hakkında idari veya adli işlem yapılması sebebiyet verebilir.
Bu durumda idare tarafından personelin görevinde bulunmaması daha faydalı görülerek görevden uzaklaştırılır. Kamu görevlileri halk tabiriyle memur olarak adlandırılsa da bunların tamamı 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi değildir. Bu sebeple kamu görevlilerinin geçici olarak görevden uzaklaştırılmaları farklı kanunlarda düzenlenmiştir.
Görevden Uzaklaştırma En Fazla Ne Kadar Olur?
Görevden uzaklaştırma, iş hukukunda oldukça önemli bir konudur ve çoğu kişi “Görevden uzaklaştırma en fazla ne kadar olur?” sorusunu merak eder. Bu makalede, görevden uzaklaştırma süresinin nasıl belirlendiğini ve bu sürenin ne kadar olabileceğini detaylı olarak ele alacağız.
Görevden Uzaklaştırma Nedir?
Görevden uzaklaştırma, bir çalışanın işveren tarafından geçici bir süreliğine görevine son verilmesi durumudur. Bu süre zarfında çalışan, maaşını almaya devam eder ancak işverenin belirlediği süre boyunca iş yerine gitmez.
Görevden Uzaklaştırma Süresi Ne Kadar Olabilir?
Görevden uzaklaştırma süresi, işverenin belirlediği ve hukuki düzenlemelere uygun bir süre olmalıdır. Ancak genel olarak, görevden uzaklaştırma süresi en fazla 6 ay olabilir. Bu süre zarfında, çalışanın maaş ödemeleri devam eder ve bu süre sonunda çalışanın görevine geri dönmesi beklenir.
Görevden Uzaklaştırmanın Sonuçları
Görevden uzaklaştırmanın sonuçları hem işveren hem de çalışan için önemlidir. Çalışanlar, görevden uzaklaştırıldıkları süre zarfında maaş almaya devam ederler ve bu süre boyunca işlerine geri dönmeyi beklerler. İşverenler ise, çalışanın görevden uzaklaştırıldığı süre zarfında çalışanın yerine başka birini bulmak veya iş yükünü diğer çalışanlar arasında dağıtmak zorunda kalabilir.
Sonuç olarak, “görevden uzaklaştırma en fazla ne kadar olur?” sorusu, genellikle iş hukukunun spesifik düzenlemelerine bağlıdır. Ancak genel bir kural olarak, görevden uzaklaştırma süresi en fazla 6 ay olarak kabul edilir. İşverenler ve çalışanlar bu süre zarfında, işin sürekliliğini ve çalışma koşullarını yönetmek zorunda kalırlar.
6413 Sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Disiplin Kanunu Kapsamında Görevden Uzaklaştırma
Kanunun 29. maddesinde geçici olarak görevden uzaklaştırma düzenlenmiştir. Bu kanun kapsamında Türk Silahlı Kuvvetleri personeline uygulanacak görevden uzaklaştırma tedbiri düzenlenmiştir.
Disiplinsizlik ya da bir suç işlediği iddiasıyla hakkında işlem tesis edilen subay, astsubay, uzman jandarma, uzman erbaş veya sözleşmeli erbaş ve erlerin sürecin daha sağlıklı olması amacıyla görevi başında kalmalarında sakınca bulunması halinde görevden geçici olarak uzaklaştırılabileceği hükme bağlanmıştır. Görevinden uzaklaştırılan personelin bu süreçte idari izinli sayılacağı da aynı maddede hükme bağlanmıştır.
Geçici olarak görevden uzaklaştırma kararı sıralı disiplin amirlerinden herhangi birinin veya disiplin soruşturmacılarının teklifi üzerine ya da doğrudan disiplin amiri konumundaki asgari tugay veya eşiti konumundaki birlik, karargâh veya kurum amiri tarafından 15 iş gününe kadar verilebilir.
İhtiyaç duyulması halinde bu süre 1 katına kadar uzatılabilir. Bu tedbir sürenin bitiminde başka bir işleme gerek kalmadan ortadan kalkar. Ayrıca yapılan eylemin disiplinsizlik ya da suç teşkil etmemesi durumunda da süre bitmeden önce kararı veren amir tarafından kaldırılabilir.
Bu süreler hizmetten sayılır ve ilgili personel asker sayılır ancak emir ve talimat veremez.
Yapılan soruşturma sonucunda göreve devam etmesinde kendisi ya da görevi açısından sakınca olan personelin başka bir göreve atanması, kısa süreli görevden uzaklaştırmaya yetkili makam tarafından personeli atamaya yetkili makama teklif edilebilir.
Personel atamaya yetkili makam tarafından süreye bağlı kalmaksızın aynı garnizon ya da başka bir garnizonda duruma uygun bir görevde komutanlık emrine atanır.
7068 Sayılı Genel Kolluk Disiplin Hükümleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Kabul Edilmesine Dair Kanun Kapsamında Görevden Uzaklaştırma
Bu kanun kapsamında Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı personelinin görevden geçici olarak uzaklaştırılması tedbiri, kanunun 28.maddesinde düzenlenmiştir.
Bu maddeye göre disiplin soruşturması sebebiyle geçici olarak görevden uzaklaştırma hususunda 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu uygulanır.
Disiplin kurullarınca haklarında meslekten çıkarma cezası veya Devlet memurluğundan çıkarma cezası verilenlerden görevi başında kalmasında sakınca görülenler maddenin 2. fıkrası kapsamında (657 sayılı kanun hükümleri doğrultusunda) karar onaylanıncaya kadar görevden uzaklaştırılabilirler. Bunlardan meslekten çıkarma cezasından daha az bir cezayla cezalandırılanlar hakkında verilen görevden uzaklaştırma cezası derhal kaldırılır.
657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu Kapsamında Görevden Uzaklaştırma
Devlet Memurları Kanunu genel bir kanun olup özel kanun hükümleri bulunmayan tüm durumlarda uygulanmaya müsaittir. Bu sebeple özel kanuna tabi olmayan kamu görevlilerinin görevden uzaklaştırılmaları bu kanun kapsamında düzenlenmiştir.
Kanunun 8.bölümünde görevden uzaklaştırma başlığı altında 137 vd. maddelerinde düzenlenmiştir. Kanuna göre görevden uzaklaştırma, devler kamu hizmetlerinin gerektirdiği hallerde görevinin başında kalmasında sakınca görülecek devlet memurları hakkında soruşturmanın herhangi bir safhasında alınabilecek bir tedbirdir.
Kanunun 138. maddesine göre atamaya yetkili amirler, bakanlık ve genel müdürlük müfettişleri, illerde valiler, ilçelerde kaymakamlar tarafından görevden uzaklaştırma tedbiri uygulanabilir. Vali veya kaymakam tarafından bu tedbirin alınması halinde derhal ilgili kuruma bildirimde bulunulur.
Bu tedbir memurun soruşturmaya konu olan fiilinin görevine devam etmesini engellememesi durumunda her zaman kaldırılabilir.
Görevden uzaklaştırılan memur
Görevden uzaklaştırılan memur hakkında görevden uzaklaştırmayı takip eden 10 iş günü içerisinde soruşturmaya başlanması zorunludur. Görevden uzaklaştırılan memur hakkında derhal soruşturmaya başlamayan veya bu tedbiri keyfi olarak veya kini dolayısıyla aldığı soruşturma sonucunda anlaşılan amirlerin cezai ve hukuki sorumlulukları bulunmaktadır.
Görevden uzaklaştırılan veya göreviyle ilgili olsun ya da olmasın herhangi bir suçtan dolayı tutuklanan ya da gözaltına alınan memurlar bu süre boyunca kendilerine sağlanan haklardan faydalanabileceği gibi aylıklarının üçte ikisini (2/3) de alırlar.
Soruşturma ya da yargılama sonucunda; haklarında memuriyetten çıkarma dışında bir ceza verilenler, yargılamanın reddine karar verilen veya beraat edenler, hükümden önce haklarındaki kovuşturma genel af ile kaldırılanlar ve görevlerine ilişkin olsun ya da olmasın memurluğa engel olmayacak bir suçtan dolayı hüküm giyen ve hükmü ertelenenlere maaşlarından kesilen üçte birlik (1/3) ödenir ve görevden uzak geçirdikleri süre kademe ilerlemesinde görevdeymiş gibi hesaba katılır.
Soruşturma sonucunda disiplin sebebiyle memuriyetten çıkarma ya da herhangi bir cezai işlem uygulanmasına gerek olmayan memurlara uygulanan görevden uzaklaştırma tedbiri, tedbiri uygulayabilecek makamlar tarafından kaldırılır.
Görevden uzaklaştırma tedbiri bir disiplin soruşturması sebebiyle verilmişse en fazla 3 ay uygulanabilir. Bu süre sonunda hakkında karara varılamayan memur görevine başlatılır. Tedbir bir ceza soruşturması ya da kovuşturması nedeniyle alınmışsa, görevden uzaklaştırmaya yetkili amir her iki ayda bir memurun göreve dönüp dönmemesi konusunda karar verir ve durumu ilgiliye tebliğ eder.
7145 Sayılı Kanun ile 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye Eklenen 35.Madde
Belirtmekte fayda vardır ki bütün mevzuatlara ek olarak 7145 Sayılı Kanun ile 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname’ye Geçici 35. madde eklenmiştir. Bu madde altında düzenlenen hükümler maddenin yürürlüğe girmesinden itibaren üç yıl uygulanacak olup madde 31.07.2018 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca (MGK) Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapılara üyeliği, mensubiyeti, iltisakı ya da irtibatı olması sebebiyle görevden uzaklaştırılanlar hakkında; Soruşturmaya başlama süresi uygulanmaz,
Disiplin soruşturması sebebiyle görevden uzaklaştırma süresi 1 yıl olarak uygulanır ve ilgili bakan ya da kurul kararıyla bir yıla kadar uzatılabilir,
Adli soruşturma veya kovuşturma sebebiyle görevden uzaklaştırmalarda görevden uzaklaştırma süreleri uygulanmaz ancak görevden uzaklaştırmaya yetkili makam tarafından her üç ayda bir memurun göreve dönüp dönemeyeceği hakkında karar verilerek durum ilgiliye tebliğ edilir.
Kamu Görevinden Çıkarma Nedir?
Kamu görevinden çıkarma TSK ve EGM personelinin ve memurların bir daha kamu görevinde çalışamayacak şekilde meslekten ihraç edilmeleri olarak tanımlanabilir. Görevden uzaklaştırma hususunda olduğu gibi burada da halk tabiriyle memur olarak bilinen kamu görevlilerinin tamamının 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi olmaması sebebiyle farklı düzenlemeler mevcuttur.
6413 sayılı TSK Disiplin Kanunu Kapsamında Düzenlemeler
Konu ile ilgili düzenleme kanunun 13.maddesinde silahlık kuvvetlerden ayırma cezası olarak bulunmaktadır. Askeri personelin tabi olduğu mevzuat hükümleri çerçevesinde Türk Silahlı Kuvvetlerinden ilişiğinin kesilmesi veya sözleşmesinin feshedilmesi olarak tanımlanabilir. Madde metninde personelin tabi olduğu mevzuattan bahsedilmesinin sebebi subay ve astsubayların 926 sayılı TSK Personel Kanununa tabi olmasına karşın uzman erbaşların 3269 sayılı Uzman Erbaş Kanununa tabi olmalarıdır.
7068 Sayılı Genel Kolluk Disiplin Hükümleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Kabul Edilmesine Dair Kanunu Kapmasında Düzenlemeler
Kanunun devlet memurluğundan çıkarma başlığı altında düzenlenen 9.maddesinde devlet memurluğundan çıkarmayı gerektirecek eylemler ve bu cezayı verme yetkisi ile ilgili olarak 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun uygulanacağını hükme bağlamıştır. Kanun koyucu bunun yanı sıra ülkenin bağımsızlığını zarara sokmaya, bütünlüğünü bozmaya ve milli güvenliği tehlikeye düşürmeye yönelik herhangi bir faaliyette bulunmak veya aynı nitelikte faaliyet gösteren herhangi bir harekete, gruplaşmaya, vakıf ve benzeri teşekküle katılmak, bunlara yardım etmek veya bu yapılarla ilişki içerisinde bulunmak ve işkence yapmakfiillerini işlemenin de memuriyetten çıkarma cezasını gerektirdiğini özel olarak hükme bağlamıştır.
657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu Kapsamında Düzenlemeler
Kanunun 125/E maddesinde düzenlenmiş ve bir daha devlet memurluğuna atanmama olarak tanımlanmıştır. Kanunun hükümlerine göre
Siyasi partiye giren kişiler,
İdeolojik saiklerle kurumların huzur ve çalışma düzenini bozan, kamu hizmetlerinin yürütülmesini engelleyen, işi yavaşlatan ve grev gibi eylemlere katılanlar veya bu amaçlarla toplu olarak göreve gelmeyenler, bunları tahrik ve teşvik edenler veya yardımda bulunan kişiler,
Yasaklanmış her türlü yayını veya ideolojik amaçlı bildiri, afiş ve benzerlerini basan, çoğaltan, dağıtan veya bunları kurumların herhangi bir yerine asan veya teşhir eden kişiler,
Sebepsiz olarak bir yılda toplam 20 iş günü işe gelmeyenler göreve gelmeyen kişiler,
Savaş, olağanüstü hal (OHAL) veya genel afetlere ilişkin konularda amirlerin verdiği görev veya emirleri yapmayan kişiler,
Memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı veya utanç verici hareket ve davranışlarda bulunan kişiler,
Yetki almadan gizli bilgileri açıklayan kişilerin meslekten çıkarılacağı hükme bağlanmıştır.
7145 Sayılı Kanun ile 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye eklenen Geçici 35. Madde Kapsamında Düzenleme
Bu madde altında düzenlenen hükümler maddenin yürürlüğe girmesinden itibaren üç yıl uygulanacak olup madde 31.07.2018 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Maddenin tüm fıkraları terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca (MGK) Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapılara üyeliği, mensubiyeti, iltisakı ya da irtibatı olması sebebiyle işlem görenler hakkında uygulanacak olup maddenin çeşitli fıkralarında çeşitli meslek ve kamu görevlileri grupları düzenlenmiştir.
Geçici Maddenin (A) Fıkrası
Anayasa Mahkemesi üyeleri hakkında Anayasa Mahkemesi Genel Kurulunca, Yargıtay üyeleri hakkında Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunca; Danıştay üyeleri hakkında Danıştay Başkanlık Kurulunca; hâkim ve savcılar hakkında Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunca ve Sayıştay meslek mensupları hakkında Sayıştay Başkanının başkanlığında, başkan yardımcıları ile Sayıştay Başkanı tarafından komisyonca meslekte kalmalarının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmalarına karar verileceği hükme bağlanmıştır.
Bu kararlar resmi gazetede yayınlanacak olup yayımla birlikte ilgiliye tebliğ edilmiş kabul edilir. Meslekten çıkarma cezalarına karşı yapılan itirazların karara bağlanması da resmi gazetede yayımlanır ve yayımı tarihinde ilgililere tebliğ edilmiş olarak kabul edilir.
Görevden uzaklaştırılanlar veya görevden çıkarılanların pasaportları iptal edilir. Ayrıca oturdukları kamu konutları veya vakıf lojmanlarını da on beş gün içinde tahliye edilmeleri sağlanır.
Geçici Maddenin (B) Fıkrası
926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununa tabi asker kişiler,
3269 sayılı Uzman Erbaş Kanununa tabi asker kişilerden Türk Silahlı Kuvvetlerinde istihdam edilenler.
4678 sayılı Türk Silahlı Kuvvetlerinde İstihdam Edilecek Sözleşmeli Subay ve Astsubaylar Hakkında Kanuna tabi asker kişilerden Türk Silahlı Kuvvetlerinde istihdam edilenler.
6191 sayılı Sözleşmeli Erbaş ve Er Kanununa tabi asker kişilerden Türk Silahlı Kuvvetlerinde (TSK) istihdam edilenler ve Milli Savunma Bakanlığına bağlı personelin Milli Savunma Bakanının onayı, Jandarma Genel Komutanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü personelinin ise İçişleri Bakanının onayı ile kamu görevinden çıkarılacağı hükme bağlanmıştır.
Yine aynı maddenin devamında 2914 sayılı Yükseköğretim Personel Kanununa tabi personel, Yükseköğretim Kurulu Başkanının teklifi üzerine Yükseköğretim Kurulunun kararıyla; yükseköğretim kurumlarındaki 657 sayılı Kanuna tabi personel ise yükseköğretim kurumlarının en üst yöneticisinin (rektör) teklifi üzerine, yükseköğretim kurumlarında üniversite yönetim kurulunun kararıyla,
Mahalli idarelerde çalışan personel
Mahalli idarelerde çalışan personeli, valinin başkanlığında toplanan kurulun teklifi üzerine İçişleri Bakanının onayıyla,
657 sayılı Devlet Memurları Kanununa ve sair kanunlara tabi işçi dâhil her türlü kadro ve statüde istihdam edilen personel, ilgili kurum veya kuruluşun en üst yöneticisi başkanlığında bağlı, ilgili veya ilişkili olunan bakan tarafından oluşturulan kurulun teklifi üzerine ilgili bakantarafından onaylanmasıyla,
Bir bakanlığa bağlı, ilgili veya ilişkili olmayan diğer kurumlarda işçi dâhil her türlü kadro ve statüde istihdam edilen personel, birim amirinin teklifi üzerine atamaya yetkili amirin onayıyla kamu görevinden çıkarılacağı hükme bağlanmıştır.
Bu kapsamda görevine son verilenlerin heyet, kurul ve komisyon üyelikleri de sona erer ve ayrıca tekrar doğrudan veya dolaylı yoldan kamu görevinde istihdam edilemezler. Yine bu kapsamda görevine son verilen TSK, JGK, EGM personelinin mahkeme kararı aranmaksızın karar tarihinden itibaren geçerli olmak üzere rütbe ve memuriyetleri geri alınır.
Bu kişiler de tekrar doğrudan kamu görevlerinde istihdam edilemezler. Bu kişilerin silah ruhsatları, gemi adamı olduklarına dair belgeleri, pilot lisansları da iptal edilir ve oturdukları kamu konutları veya vakıf lojmanlarını da tahliye etmeleri sağlanır.
Bu kişiler hakkında getirilen diğer bir önemli kısıtlama da bu kişilerin özel güvenlik şirketinin kurucusu, ortağı veya çalışanı olamayacak olmalarıdır.
Bu fıkrada öngörülen usuller uyarınca, idari işlem tesis edilmek vasıtasıyla kamu görevinden çıkarılanların itirazları üzerine yapılacak değerlendirme sonucunda görevlerine iadesine ilişkin işlemler aynı usuller doğrultusunda yapılır.
Bu doğrultuda görevden çıkarıldıkları tarihten itibaren göreve iade oldukları tarihe kadar olan tüm mali ve özlük hakları görevdelermiş gibi iade olunur. Ancak bu kişiler görevden çıkarılmalarına ilişkin herhangi bir talepte bulunamazlar.
Bu personelin göreve iadesi eski görevleri dışında öğrenimleri, kazanılmış aylık hak ve özlüklerine uygun biçimde başka bir göreve atanmaları şeklinde de olabilir. Görevden Uzaklaştırma
Geçici Maddenin (C) Fıkrası
Haklarında (A) ve (B) fıkraları gereğince haklarında idari işlemler tesis edilenler ve aynı sebeple haklarında adli soruşturma veya kovuşturma yürütülenlerin isimleri işlemleri yapan makam tarafından pasaport birimlerine bildirilir ve birim tarafından iptal edilebilir.
İlgili pasaport birimlerine bildirilen kişilerin eşlerinin pasaportları da genel güvenlik açısından sakıncalı görülmeleri halinde İçişleri Bakanlığı tarafından iptal edilebilir.
Geçici Maddenin (Ç) Fıkrası
Belirtilen nedenlerle haklarında soruşturma yapılan kişiler ve bunların eş ve çocuklarına ilişkin olarak yetkili kurul, komisyon ve diğer mercilerce ihtiyaç duyulan, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu gereğince müşteri sırrı kapsamında kabul edilen durumlar hariç, telekomünikasyon yoluyla iletişimin tespiti de dâhil olmak üzere her türlü bilgi ve belge, kamu ve özel tüm kurum ve kuruluşlarca vakit geçirilmeksizin teslim edileceği hükme bağlanmıştır.
Bunun yanı sıra kamu kurum ve kuruluşlarının personeline ve bunların eş ve çocuklarına ait olup Asya Katılım Bankası A.Ş.’de veya bu Bankayla ilgili olarak Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunda, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunda ya da Malî Suçları Araştırma Kurulu Başkanlığında bulunan her türlü bilgi, bu personelin çalıştığı kurum ve kuruluşlarca talepte bulunulması durumunda gecikmeksizin teslim edileceği ve bu işlemlere ilişkin olarak 5411 sayılı Kanunun 73/1. maddesinin yer alan sınırlama uygulanmayacağı hükme bağlanmıştır.
Geçici Maddenin (D) Fıkrası
TSK’dan emekliye sevk edilen, kendi isteğiyle emekliye ayrılan 6413 sayılı TSK Disiplin Kanunu hükümlerine göre Silahlı Kuvvetlerden ayırma cezası alan, sözleşmeleri feshedilen, müstafi sayılan veya istifa eden subay, astsubay, sivil memur,devlet memuru, işçi, uzman erbaş, sözleşmeli erbaş ve erler ile 926 sayılı Kanunun geçici 32. maddesi kapsamında haklarında işlem tesis edilen kişilerden,
Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığından emekliye sevk edilen, kendi isteğiyle emekliye ayrılan, ilişiği kesilen, disiplin hükümlerine göre meslekten veya Devlet memurluğundan çıkarılan, sözleşmeleri feshedilen, müstafi sayılan, istifa eden subay, astsubay, uzman jandarma, devlet memuru, işçi, uzman erbaş, sözleşmeli erbaş ve erlerden,
3201 sayılı Emniyet Teşkilat Kanununun 55/19 ve 55/20 maddeleri ile geçici 27.maddesi uyarınca resen emekliye sevk edilen, kendi isteğiyle emekli olan veya disiplin hükümlerine göre meslekten veya Devlet memurluğundan çıkarılanlar ile müstafi sayılan kişilerden, terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapılara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu değerlendirilenlerin rütbeleri ilgili bakanın onayıyla alınacağı hükme bağlanmıştır.
Bu kişiler tekrar doğrudan veya dolaylı olarak kamu görevlerine kabul edilmezler. Ayrıca Görevden Uzaklaştırma bu kişiler mesleki unvanlarını ve sıfatlarını kullanamaz ve sıfatlarına sağlanan haklardan ve avantajlardan yararlanamazlar.
Bu kişilerin silah ruhsatları, emekli kimlikleri, gemi adamlığına ilişkin belgeleri, pilot lisansları iptal edilir ve bu kişiler özel güvenlik şirketlerinin kurucusu, ortağı veya çalışanı olamazlar.
Geçici Maddenin (E) Fıkrası
Bu maddenin bu fıkrasında (A), (B) ve (D) fıkraları uyarınca haklarında işlem tesis edilenler taşımış oldukları büyükelçi, müsteşar, vali gibi unvanları ve yüksek mahkeme başkan ve üyeliği, hâkim, savcı, kaymakam ve benzeri meslek sıfatlarını kullanamayacağı ve bu unvan ve sıfatlara bağlı olarak sağlanan haklardan ve olanaklardan yararlanamayacağı hükme bağlanmıştır.
Geçici Maddenin (F) Fıkrası
Bu maddenin (A), (B) ve (D) fıkraları kapsamındaki görevler yerine getirilirken görevin görevle ilgili olmak kaydıyla görevin ifası sırasında işlendiği iddia olunan suçlardan dolayı kamu görevlileri hakkında adli ve idari soruşturma ve kovuşturma yapılmasının ilgisine göre ilgili bakan, Cumhurbaşkanı veya yetkilendireceği Cumhurbaşkanı yardımcısının iznine tabi olduğu ifade edilmiştir.
Maddede genel disiplin hukuku ilkeleriyle uyumlu şekilde bu maddenin (A) ve (B) fıkraları uyarınca haklarında işlem tesis edilecek olanlara asgari yedi (7) günlük savunma süresi verilmesi öngörülmüştür. Verilen süre içinde savunmasını yapmayanların savunma hakkından vazgeçmiş sayılacağı hususu da bildirilmek zorundadır.
Geçici Görevden Uzaklaştırma ve Kamu Görevinden Çıkarılmada İdarenin Takdir Yetkisi
İdare ve idarenin işlemlerinin denetimi şüphesiz ki hukuk devletinin temel ilkelerindendir. Bu işlemlerin hukuka uygunluğunu denetleyen idari mekanizmalar mevcutsa da en etkili olan yargısal denetimdir. Yargı denetiminin bağımsız yargı organlarınca yapılması idarenin eylem ve işlemlerinin hukuk kurallarının sınırları dışına çıkmamasını sağlar.
Bir başka deyişle, yargısal denetim hukuk devleti ilkesinin olmazsa olmazı ve zorunlu kıldığı bir denetim mekanizmadır.
Yargı denetimi, idarenin kanunların verdiği yetkileri kullanmasını, idari işlemin unsurları açısından denetleyerek idarenin bu yetkileri kötüye kullanmaması veya hukuk kurallarına aykırı işlem yapmaması yönünde idareye hukuk kurallarından bir sınır çizer.
Anayasanın 125.maddesi gereğince idarenin her işlemine karşı yargı yolu açıktır. Bu kapsamda idarenin takdir yetkisi de yargısal denetime tabidir. Zira takdir yetkisinin de sınırları ve ilkeleri bulunmaktadır. İdarenin takdir yetkisini kullanırken eşitlik ilkesine ve ayrımcılık yasağı ilkesine uygun davranması gerekmektedir.
İdarenin takdir yetkisini kullanarak yaptığı işlemlerde iki farklı denetim söz konusudur. İlk denetimde, tüm idari işlemlerde olduğu gibi, maddi ve hukuki olayların gerçeğe uygunluğu incelenmektedir. İkinci denetimde ise, gerçekliği saptanan ve idari işlemin dayandırıldığı maddi ve hukuki olayların işlemin yapılmasını gerektirecek nitelikte olup olmadığı araştırılır. Diğer bir deyişle yerindeliği denetlenir.
İdareye takdir yetkisi belirli bir amacı gerçekleştirmek maksadıyla verilmiştirİdarenin takdir yetkisinin sınırı iyi niyettir. İdarenin takdir yetkisini uygun şekilde kullanması ve idari işlem hakkında olan kişileri dinlemesi dahil birçok işlem yapması gerektiği görüşü doktrinde hakimdir.
İdare takdir yetkisini hukuki yararı gözetmeden kullanırsa hukuk kurallarına aykırı davranmış ve kendisine verilen yetkiyi kötüye kullanmış olur. Bu nedenle, takdir yetkisinin idarece kötü niyetle kullanılması halinde idarenin takdir yetkisine dayanarak tesis ettiği işlemlerdeki keyfiliği önlemek ve idare edilenleri korumak için bir denetim mekanizması mevcut olması şarttır. Zira takdir yetkisi hiçbir şekilde sınırsız ve hukuka aykırı kullanılamaz.
Avrupa Konseyi
Avrupa Konseyinin 11 Mart 1980 tarih ve R(80)2 sayılı “İdari Takdir Yetkisinin Kullanılması” konulu tavsiye kararına göre de idarenin takdir yetkisi sınırlıdır ve kullanılırken belli ilkelere uyulması zorundur.
Bu yetki, veriliş amacından başka bir saik güdemez; yalnızca olaya ilişkin öğeleri hesaba katarak nesnelliğe ve tarafsızlığa uyar; hakkaniyete uymayan ayrımcılığı önleyerek eşitlik ilkesini gözetir; işlemin amacı ile kişilerin hak, özgürlük ve menfaatleri arasında bir denge sağlar, böylece orantılılık ilkesine uyar ve genel idari ilkeleri istikrarlı bir şekilde uygular.
Nitekim Anayasanın 2.maddesinde düzenlenen hukuk devleti ilkesi gereği, idarenin her türlü eylem ve işleminin hukuka uygun olmalıdır. Bu bağlamda idarenin takdir yetkisinin de mutlak ve sınırsız bir yetki olmayıp hukuka uygun kullanılması gerektiği açıktır.
İdarenin takdir yetkisini kamu yararı ve hizmet gereklerini gözeterek bunlara uygun olarak kullanılması gerekir. Bu husus da idarenin takdir yetkisine dayanarak tesis ettiği işlemlerde hukuken geçerli sebeplere dayanması vasıtasıyla gerçekleşir.
İdare hukukunun yüksek mahkemesi olan Danıştay’ın yerleşik içtihatlarına göre, “idari ve cezai yönden suçlamaların sabit olmaması”, “kamu hizmetinin selametle yürütülmesini önleyici sebep bulunmaması”, “hukuken geçerli delillerle kanıtlanmayıp soyut düzeyde kalan iddialara dayanan soruşturma dosyasının gerekçe gösterilmesi” gibi örneklerde takdir yetkisinin kamu yararı ve hizmet gereklerinin gözetilmeden kullanıldığı ve bu hususlara aykırı olduğu yüksek yargı tarafından tespit edilmiştir.
İçtihatlardan anlaşılacağı üzere hiçbir somut ve hukuken kabul edilebilir bilgi, belge ve veriye dayanılmaksızın salt takdir yetkisinden hareketle tesis edilen görevden uzaklaştırma ya da kamu görevinden çıkarma işlemleri açıkça hukuka aykırıdır.
Geçici Görevden Uzaklaştırma ve Kamu Görevinden Çıkarılma Hali İçin İdari Dava
Geçici görevden uzaklaştırılan personelin süreç içinde idarenin tesis ettiği işlemin hangi gerekçelere dayandığı, yürütülen idari soruşturmanın hangi aşamada olduğu ve görevden uzaklaştırılmanın sonlandırılması için dava açmadan önce bir üst makama, üst makam yoksa işlemi yapmış olan makama dilekçe ile başvurmalarının faydalı olacağını düşünmekteyiz.
Zira bu başvurur yargı yoluna başvurmadan daha kısa süre içinde sonuç alınabilecek bir yoldur. Bu başvuru dava açma süresini durdurur. Başvuru neticesinde olumsuz gelecek cevaba karşı 60 gün içerisinde, idare mahkemesinde yürütme durdurma istemli idari dava açmaları gerekmektedir.
Bu süre içinde dava açılmaması durumunda dava hakkı kaybedilecektir. Sürenin bitiminden sonra dava açılması durumunda hakim re’sen davayı reddedecektir.
Görevden Uzaklaştırma Kamu görevinden çıkarılma halinde de yine idarenin tesis ettiği işleme karşı 60 gün içerisinde yürütme durdurma istemli (yoksun kalınan maddi ve özlük haklarının talebini içeren) iptal davası açılması gerekmektedir.
Bu süre de yine hak düşürücü süredir ve süresinde dava açılmaması durumunda hak kaybedilecektir. Bütün bunlarla birlikte idarenin kamu görevinden çıkarmadan önce personelden 7145 Sayılı Kanun çerçevesinde alacağı savunmanın iyi temellere oturtulmasının ve hukuki gerekçelerinin açıkça yargı kararları ile desteklenmesinin idarenin tesis edeceği işlemde büyük etkisinin olduğunu da hatırlatmakta fayda vardır.
Geçici Görevden Uzaklaştırma ve Kamu Görevinden Çıkarılma Halinde Yürütme Durdurma Kararı
Yürütmenin durdurulmasının temel dayanağı Anayasanın 125.maddesinin 5.fıkrasıdır. Anılan fıkrada; idari işlemin uygulanması durumunda telafisi güç veya imkânsız zararların meydana gelmesi ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi durumunda gerekçesi gösterilerek yürütmenin durdurulmasına karar verilebileceği düzenlenmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununu 27.maddesi gereğince yürütmenin durdurulması kararı verilebilmesi için 2 şartın birlikte gerçekleşmesi gereklidir.
Bu şartlar idari işlemin uygulanması durumunda telafisi güç veya imkânsız zararların meydana gelmesi ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olmasıdır. Şartlarının ancak ve ancak birlikte gerçekleşmesi durumunda gerekçe göstererek yürütmenin durdurulması kararı verilebilecektir. Ancak davacının yürütmenin durdurulmasını talep etmesinde fayda vardır.
Yürütme durdurma kararı 2 şekilde verilir. Bunlardan birincisi İYUK md.27 gereğince uygulanmakla etkisi tükenecek olan idari işlemlerin, savunma alındıktan sonra yeniden karar verilmek üzere, idarenin savunması alınmaksızın, ikincisi ise idarenin savunması alındıktan sonra yürütmenin durdurulması kararı verilmesidir.
Savunma alınmadan verilen yürütme durdurma kararı davanın açılmasından itibaren 10-14 gün içinde çıkan hızlı bir karardır. Savunma alındıktan sonra verilecek yürütme durdurma kararı alınması ise yine davanın açılmasından itibaren 2-4 ayı bulmaktadır.
Emsal Yargı Kararları
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu E. 2021/250 K. 2021/808 T. 19.04.2021
Dava konusu istem: Hatay ili, … ilçesi, PTT Müdürlüğünde memur olarak görev yapan davacı tarafından, Kefalet Kanunu’nun 6. maddesi ve PTT Personeli Müteselsil Kefalet Sandığı Yönetmeliği’nin 38. maddesi uyarınca hizmetten çıkarılarak görevle ilişiği kesilmesi üzerine, görevine yeniden dönme talebiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin … tarih ve … sayılı işlemin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla;
Bakılan olayda, zimmet suçundan mahkum olan davacı hakkında, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş olmasının zimmet suçundan kaynaklanan mahkumiyeti ortadan kaldırmayacağı, bu nedenle davacının yeniden atanma istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı,
Öte yandan, davacı hakkındaki mahkumiyet kararının ortadan kalkması halinde dahi, tekrar kamu görevine atanma istemi açıktan atama niteliğinde olup idarenin açıktan atama konusunda sahip olduğu takdir yetkisinin mahkeme kararı ile ortadan kaldırılmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Onikinci Dairesinin karar düzeltme aşamasında verilen 12/02/2020 tarih ve E:2018/9293, K:2020/1190 sayılı kararıyla; Anayasa Mahkemesinin 21/11/2007 tarih ve 26707 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 17/05/2007 tarih ve E:2004/17, K:2007/59 sayılı kararında;
“Kefalet Kanunu’nun 6. maddesinin birinci fıkrasının itiraz konusu birinci ve ikinci tümcelerine göre, kefaletli memur ve müstahdemlerden teftiş ve tahkik neticesinde zimmet veya ihtilâsları anlaşılanlar derhal usulüne göre hizmetlerinden çıkarılacak, haklarında kanuni takibat yapılacak ve açıkta kaldıkları müddetçe herhangi bir nam ile maaş veya ücret verilmeyecektir.
Buna göre, haklarında zimmet ve ihtilas suçunu işlediği ileri sürülen, ancak yapılan soruşturma veya açılan dava sonucunda böyle bir suç işlemediği anlaşılan kişileri de kapsayacak biçimde, kefaletli memurların kamu hizmetinden çıkarılması ve bu kişilere açıkta kaldıkları süre içerisinde herhangi bir ücret ödenmemesi söz konusu olacaktır. Ancak Kefalet Kanunu’na tabi olarak çalışan memurlar ile 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’na ve diğer yasalara tabi olarak çalışan devlet memurları kendilerine ödenmesi gereken ücretler bakımından aynı durumdadırlar.
Başka bir anlatımla suç işlediği ileri sürülen memurların disiplin veya ceza soruşturmasının güvenli bir biçimde yürütülebilmesi için görevden geçici olarak uzaklaştırılmaları durumunda, ödenmesi gereken maaş ve ücretler bakımından aralarında herhangi bir fark yoktur.
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nda bu kanuna tabi olanların disiplin veya ceza soruşturması nedeniyle hizmetten geçici olarak uzaklaştırılmaları ve bu süre içerisinde belli bir oranda ücret verilmesi öngörülürken, Kefalet Kanunu’na tabi olarak çalışan memurların zimmet suçu işlediği gerekçesi ile hizmetten çıkarılmaları ve herhangi bir biçimde kendilerine ücret verilmemesi aynı durumda olanlara farklı kuralların uygulanması sonucunu doğurduğundan, 2489 sayılı Kefalet Kanunu’nun 6. maddesinin birinci fıkrasının birinci ve ikinci tümcelerinin Anayasa’nın 2. ve 10. maddelerine aykırı olduğuna” gerekçesine yer verilmek suretiyle anılan hükümlerin iptaline karar verildiği,
Bu durumda, Anayasa Mahkemesinin Kefalet Kanunu’nun 6. maddesinin birinci fıkrasının itiraz konusu birinci ve ikinci tümcelerinin iptaline ilişkin yukarıda yazılı kararında da, Kefalet Kanunu’nda düzenlenen hizmetten çıkarılmanın, görevden geçici olarak uzaklaştırılma niteliğinde olduğunun vurgulandığı, hatta bu süre içerisinde bu Kanun’a tabi olarak çalışan memurlara belli bir oranda ücret verilmesinin öngörüldüğü hususları birlikte değerlendirildiğinde,
2489 sayılı Kefalet Kanunu’nun 6. maddesi ile PTT Personeli Müteselsil Kefalet Sandığı Yönetmeliği’nin 38. maddesi uyarınca geçici bir tedbir olarak hizmetten çıkarılmış yani görevinden uzaklaştırılmış olan davacının, davalı idareye yaptığı başvurunun açıktan atanma istemi niteliğinde olmayıp,
hizmetten çıkarılması (görevinden uzaklaştırılması) tedbirine son verilerek görevine başlatılması istemini içerdiği, bu nedenle Mahkemece, 5271 sayılı Kanun’un 231. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının sanık hakkında hukuki sonuç doğurmadığı hususu da göz önünde bulundurularak, istemi hakkında bir karar verilmesi gerekirken, talebin açıktan atamaya ilişkin olduğu kabulünden hareketle davanın reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmadığı gerekçesiyle … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi ısrar kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; davanın reddi yolundaki ilk kararda ısrar edilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, davalı idarenin ve yerel mahkemenin talebini yanlış yorumladığı, talebinin açıktan atama talebi olmadığı, yargılaması hükmün açıklanmasının geri bırakılması ile sonuçlandığından eski görevine iade kapsamında değerlendirilmesi gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, İdare Mahkemesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİNİN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile Ankara 7. İdare Mahkemesi ısrar kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosya tekemmül ettiğinden yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Davacı, Hatay ili, … İlçe PTT Müdürlüğünde memur olarak görev yapmaktadır.
Davacı hakkında abonelerden tahsil ettiği toplam 903,20-TL’yi zimmetine geçirdiğinden bahisle Kefalet Kanunu’nun 6. maddesi ve PTT Personeli Müteselsil Kefalet Sandığı Yönetmeliği’nin 38. maddesi uyarınca PTT Yüksek Disiplin Kurulunun … tarih ve … sayılı kararı ile idari yönden hizmetten çıkarma işlemi tesis edilmiş, bu işlemin iptali istemiyle açılan davada yapılan yargılama sonucunda … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla davanın reddine karar verilmiş, söz konusu kararın temyizi üzerine Danıştay Beşinci Dairesinin 27/03/2007 tarih ve E:2004/1988, K:2007/1372 sayılı kararıyla karar onanarak kesinleşmiştir.
Aynı eylem nedeniyle davacı hakkında … Ağır Ceza Mahkemesinde zimmet suçundan kamu davası açılmış, yürütülen yargılama sonucunda anılan Mahkemenin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile zimmet suçunun açığa çıkmamasına yönelik hileli davranışlarla işlendiği gözetilerek neticeten 1 yıl 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiştir.
Bu karar üzerine davacı tarafından 22/04/2013 tarihli dilekçe ile eski göreve atanma talebiyle davalı idareye bir başvuru yapılmış, bu talebinin dava konusu işlemle reddi üzerine temyizen bakılan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT : 2489 sayılı Kefalet Kanunu’nun, davacının hizmetten çıkarıldığı tarihte yürürlükte bulunan 6. maddesinde, “Kefaletli memur ve müstahdemlerden teftiş ve tahkik neticesinde zimmet veya ihtilâsları anlaşılanlar derhal usulüne göre hizmetlerinden çıkarılır ve haklarında ayrıca kanuni takibat yapılır.
Bunlara açıkta kaldıkları müddetçe herhangi bir nam ile maaş veya ücret verilmez. Ancak suçları muhakeme ile sabit olduğu takdirde zimmete geçirilen para ve menkul kıymetleri ve ayniyatı verseler bile ihtilâs şeklinde zimmet yapanlar bir daha Devlet işlerinde kullanılmazlar.
Yetim ve dulların hakları mahfuz kalmak şartıyla tekaüt hakkından da mahrum kalırlar. Adiyen zimmettar olanlar hakkında Ceza Kanununun hükümleri tatbik edilmekle beraber bunlar da para ve ayniyatın alınıp verilmesi ve elinde tutulması gibi işlerde kullanılmazlar.
Zimmet veya ihtilâs edilen para ve menkul kıymetlerle ayniyattan doğan Kefalet Sandığının alacakları, Devlet alacakları gibi rüçhanlıdır. Kefalet Sandığının hak ve alacakları Maliye Vekâletince takip olunur.” hükmüne yer verilmiş, Anayasa Mahkemesinin 21/11/2007 tarih ve 26707 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 17/05/2007 tarih ve E:2004/17, K:2007/59 sayılı kararıyla anılan hükmün birinci fıkrasının birinci ve ikinci cümlelerinin Anayasa’nın 2. ve 10. maddelerine aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmiştir.
5271 sayılı Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun 231/5. maddesinde, “Sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda hükmolunan ceza, iki yıl (2) veya daha az süreli hapis veya adlî para cezası ise; mahkemece, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir.
Uzlaşmaya ilişkin hükümler saklıdır. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, kurulan hükmün sanık hakkında bir hukukî sonuç doğurmamasını ifade eder.” hükmüne yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME: Anayasa Mahkemesinin yukarıda değinilen 21/11/2007 tarih ve 26707 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 17/05/2007 tarih ve E:2004/17, K:2007/59 sayılı kararında,
“…Kefalet Kanunu’nun 6. maddesinin birinci fıkrasının itiraz konusu birinci ve ikinci tümcelerine göre, kefaletli memur ve müstahdemlerden teftiş ve tahkik neticesinde zimmet veya ihtilâsları anlaşılanlar derhal usulüne göre hizmetlerinden çıkarılacak, haklarında kanuni takibat yapılacak ve açıkta kaldıkları müddetçe herhangi bir nam ile maaş veya ücret verilmeyecektir… Zimmet veya ihtilas suçunun işlenmesi nedeniyle açılan her soruşturma sonucunda ilgili memur hakkında dava açılamayabileceği, dava açılmış olsa bile bu davanın mahkûmiyetle sonuçlanmasının mutlak olmadığı ve beraatle sonuçlanma olasılığının da bulunduğu,
davaların çok uzun sürdüğü gerçekleri göz önüne alındığında, zimmet suçunu işlediği ileri sürülen kefaletli memurların herhangi bir kayıt ve şart aranmaksızın hizmetten çıkarılmaları ve hizmetten çıkarıldıkları süre içerisinde her türlü maaş ve ücretten yoksun bırakılmaları, Anayasa’nın hukuk devleti ilkesine aykırılık oluşturmaktadır.
Kefalet Kanunu’na tabi olarak çalışan memurlar ile 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’na ve diğer yasalara tabi olarak çalışan devlet memurları kendilerine ödenmesi gereken ücretler bakımından aynı durumdadırlar.
Başka bir anlatımla suç işlediği ileri sürülen memurların disiplin veya ceza soruşturmasının güvenli bir biçimde yürütülebilmesi için görevden geçici olarak uzaklaştırılmaları durumunda, ödenmesi gereken maaş ve ücretler bakımından aralarında herhangi bir fark yoktur.
657 sayılı Devlet Memurları Kanununda bu kanuna tabi olanların disiplin veya ceza soruşturması nedeniyle hizmetten geçici olarak uzaklaştırılmaları ve bu süre içerisinde belli bir oranda ücret verilmesi öngörülürken,
Kefalet Kanunu’na tabi olarak çalışan memurların zimmet suçu işlediği gerekçesi ile hizmetten çıkarılmaları ve herhangi bir biçimde kendilerine ücret verilmemesi aynı durumda olanlara farklı kuralların uygulanması sonucunu doğurduğundan Anayasa’nın eşitlik ilkesine aykırıdır…” şeklindeki ifadelerle Kefalet Kanunu’na tabi memurların anılan Kanun’un 6. maddesi uyarınca hizmetten çıkarılmalarına ilişkin işlemlerin, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nda düzenlenen görevden geçici olarak uzaklaştırma ile aynı hukuki niteliğe sahip olduğunun vurgulandığı görülmektedir.
Davacının hizmetten çıkarılmasına ilişkin işleme karşı açtığı davanın temyiz aşamasında Danıştay Beşinci Dairesince verilen 27/03/2007 tarih ve E:2004/1988, K:2007/1372 sayılı kararın gerekçe kısmında da “2489 sayılı Kefalet Kanunu’nun 6. maddesi uyarınca davacının ceza yargılaması sonunda beraat etmesi ya da adiyen zimmet suçundan cezalandırılması durumunda idarece memuriyet görevine döndürüleceği ancak akçalı işlerde çalıştırılamayacağını da vurgulamak gerekir.” şeklinde değerlendirmeye yer verilmek suretiyle davacının hakkındaki işlemin görevden geçici uzaklaştırma niteliğinde olduğu vurgulanmıştır.
Bu durumda davacı hakkında tesis edilen işlemin değinilen yargı kararları uyarınca görevden geçici uzaklaştırma niteliğinde bir işlem olduğu anlaşıldığından, hakkında adli yargıda verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı üzerine görevine yeniden atanma talebiyle yaptığı başvurunun açıktan atama talebi olarak değerlendirilmesinin mümkün olmayıp, talebinin görevden geçici olarak uzaklaştırılması (hizmetten çıkarılma) niteliğindeki tedbire son verilerek eski görevine iadesi şeklinde değerlendirilmesi gerekmektedir.
Bu itibarla, Mahkemece davacı hakkında verilen adli yargı kararının niteliği de göz önünde bulundurularak göreve iade istemi hakkında bir karar verilmesi gerekirken, talebinin açıktan atamaya ilişkin olduğundan bahisle verilen davanın reddi yolundaki ısrar kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
- Davacının temyiz isteminin kabulüne;
2.Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin … İdare Mahkemesinin temyize konu … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının BOZULMASINA,
- Kullanılmayan …-TL yürütmeyi durdurma harcının istemi hâlinde davacıya iadesine,
4.Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın … İdare Mahkemesine gönderilmesine,
- Bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (onbeş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19/04/2021 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
X- Temyiz edilen kararla ilgili dosyanın incelenmesinden; … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının usul ve hukuka aykırı bulunmadığı, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenlerinin kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı anlaşıldığından, temyiz isteminin reddi ile temyize konu ısrar kararının onanması gerektiği oyuyla, karara katılmıyoruz.
Faydalı Linkler: