Haksız Fiil ve Tazminat Davası
Makale Başlıkları
Haksız Fiil Nedir? Unsurları Nelerdir?
Hukuk sistemimizde kişilerin birbirine karşı bazı fiillerine belirli sonuçlar bağlanmıştır. Örneğin kişiler arasında yapılan bir anlaşmayla edim yükümlülüğü altına girebildiği gibi tek taraflı fiiller de birtakım sonuçlar doğurabilmektedir.
Bir bireyin bir diğerine zarar verici fiillerinin ceza hukuku anlamında sonuçları olduğu gibi gerekli şartların taşınması halinde borçlar hukuku anlamında da sonuçlar doğabilmektedir. En çok karşılaşılan sonuçlardan birisi de haksız fiil nedeniyle uygulanacak yaptırımlardır.
Haksız fiil 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda düzenlendiği üzere kişinin kusurlu ve hukuka aykırı olarak bir başkasına zarar vermesi halidir.
Kusurlu fiili yasaklayan bir hukuk kuralı olması zorunlu olmadığı gibi zarar veren kusurlu fiilin ahlaka aykırı kasten işlenmiş bir fiil olması da haksız fiilin oluşması için yeterlidir. Bu şekilde bir fiil işleyen kişi bu fiili neticesinde oluşan zararı gidermekle yükümlü tutulmuştur.
Sonuç olarak ilgili maddeden haksız fiilin oluştuğunu kabul emek için aranan unsurlarına değinmek gerekirse bunlar: Kusurluluk, Hukuka Aykırılık, Zarar ve İlliyet Bağı olarak sayılabilir.
Haksız Fiil Dava Dilekçesi Haksız Fiil Nedeniyle Dava Açma
Haksız fiil nedeniyle dava açma, bireylerin ve kurumların sıklıkla başvurduğu bir hukuki süreçtir. Bu makalede, haksız fiil dava dilekçesi örneği ve bu sürecin nasıl işlediğine dair bilgileri bulabilirsiniz.
Haksız fiil, bir kişinin başka bir kişiye veya kuruma zarar verdiği eylemlerdir. Bu zarar, maddi veya manevi olabilir ve zarar gören kişi veya kurum, zararın tazmin edilmesi için dava açabilir. Bu süreç, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca yürütülür.
Haksız fiil nedeniyle dava açmak için bir dilekçe yazılması gerekmektedir. Bu dilekçe, zarar gören kişi veya kurumun zararı ve zararın nasıl meydana geldiğini detaylı bir şekilde anlatmalıdır. Ayrıca, dilekçede zararın tazmin edilmesi talep edilmelidir.
Haksız fiil nedeniyle dava açma süreci, zarar gören kişi veya kurumun hakkını arama ve adaleti sağlama yoludur. Eğer bu süreçte bir sorun yaşarsanız, bir hukuk danışmanına başvurmanız önemlidir.
Haksız Fiil Sorumluluğu
Sorumluluk unsuru yukarıda da açıklandığı üzere kişinin hukuka aykırı olarak işlediği kusurlu fiilin sonuçlarına katlanması gerektiği anlamına gelmektedir. Kişi bu fiilinden zarar görenin zararını giderme borcu altındadır.
Ne var ki bazı hallerde zarar verenin kusursuz fiilinden dolayı da sorumlu olacağı durumlar ortaya çıkabilmektedir. Bunlara örnek olarak Hakkaniyet sorumluluğu ve özen sorumluluğu gösterilebilir.
Kişi zarar oluşturan fiilinde kusuru bulunmasa dahi hakkaniyet gerektiriyorsa hâkimin ayırt etme gücü bulunmayan kişinin verdiği zararın giderilmesine karar verebilir.
Aynı şekilde bireylerin bazı davranışlarında özenli davranma yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu yükümlülüğünü yerine getirirken kusuru olmaksızın zarar meydana gelmesine yol açan kişinin de verdiği zararı gidermekle yükümlü tutulması mümkündür.
Özenli sorumluluğu getiren fiillere örnek olarak da adam çalıştıranın, hayvan bulunduranın ve yapı malikinin kusuru olmasa da meydana gelen zararı gidermekle yükümlü tutulduğu söylenebilir.
Haksız Fiilde Kusurun İspatı
Haksız fiille zarar gördüğünü iddia eden kişinin zarar gördüğünü ve zarar verenin kusurlu olduğunu ispat etmesi gerekmektedir.
Kişinin uğradığı zararın miktarını tam olarak ispat edememesi halinde hâkimin, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirlemesi gerekir. Sonuç olarak haksız fiilde kusuru ispat yükünün haksız fiile uğradığını iddia eden tarafta olduğu açıkça hükme bağlanmıştır.
Haksız Fiilden Doğan Tazminat Davası
Haksız fil nedeniyle zarar görenin zararı uygulamada çoğunlukla tazminat yoluyla giderilmektedir. Tazminatın belirlenmesinde hâkim tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne almalıdır. Tazminat tek seferde ödenebileceği gibi hâkim kararıyla borçlunun güvence göstermesi şatıyla irat biçiminde ödenmesi de mümkündür.
Tazminatın indirilmesi ve kaldırılması için ise zarar gören, zararı doğuran fiile razı olması veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış olması aranmaktadır. Tazminat yükümlüsünün zarara hafif kusuruyla neden olması durumunda, tazminatı ödediğinde yoksulluğa düşecek olması ve hakkaniyet de gerektirmesi halinde hâkim, tazminatın indirilmesine karar verebilmektedir.
Ölüm veya bedensel zararın meydana geldiği haksız fiillerde ise hükmedilen tazminat birtakım kayıpları gidermeye yöneliktir.
Haksız Fiil Nedeniyle Manevi Tazminat
Zarar görenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özellikleri de göz önünde tutularak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verilebilir. Ağır bedensel zarar veya ölüm meydana gelmişse, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesi kararlaştırılabilir.
Güncel Haksız Fiil Yasal Faiz Oranı
Haksız fiilde taraflar arasında bir sözleşme olmadığından, akdi faiz değil doğrudan temerrüt faizi oranının uygulanması gerekir. Buna göre güncel temerrüt faizi ise 1 Ocak 2022’den itibaren sözleşmeyle belirlenmemişse yüzde 9, ticari işlerde ise yüzde 15,75 olarak uygulanmaktadır.
Haksız Fiil Zamanaşımı
Kişinin haksız fiilden kaynaklı tazminat isteminde zamanaşımı kural olarak zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve herhâlde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle dolmaktadır. Ancak, aynı zamanda ceza hukukunda sonuç doğuran bir fiil nedeniyle ödenecek haksız fiil tazminatında ceza kanunlarının daha uzun bir zamanaşımı öngördüğü cezayı gerektiren bir fiilden doğmuşsa, bu zamanaşımı uygulanmaktadır. Haksız fiil nedeniyle zarar gören bakımından bir borç doğmuşsa zarar gören, haksız fiilden doğan tazminat istemi zamanaşımına uğramış olsa bile, her zaman bu borcu ifadan kaçınma hakkına sahiptir.
Haksız Fiilden Kaynaklanan Davalara Bakmakta Yetkili ve Görevli Mahkeme Hangisidir?
Haksız fiilden kaynaklı açılan davalarda yetkili mahkeme, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na göre belirlenmektedir. Bu hükme göre, davacı tarafın yetki konusunda seçimlik hakkı bulunmaktadır.
Davacı yani fiilden zarar gören, kanun maddesinde gösterilen yer mahkemelerinin herhangi birisinde dava açabilir. Bunlardan biri zarar görenin yerleşim yeri mahkemesidir.
Diğer yetkili yer mahkemesi ise haksız fiilin meydana geldiği yer mahkemesidir. Bir başka yetkili yer mahkemesi ise; zararın oluştuğu veya oluşma ihtimalinin bulunduğu yer mahkemesidir.
Genel yetki kuralına göre ise davalı tarafın yerleşim yeri mahkemesinin yetkisi de vardır. Davacı, davasını sayılan yer mahkemelerinden herhangi birinde açabilir. Haksız fiil wikipedia linki tıkla.
Haksız fiile ilişkin davalarda genel kurala göre görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemeleridir. Ancak haksız fiiller geniş bir alanda gerçekleşebileceği için somut olaya göre Sulh Hukuk, Asliye Ticaret, İş veya Tüketici Mahkemesi gibi özel görevli mahkemeler olabileceği de gözden kaçırılmamalıdır.
Haksız Fiile Örnek Olarak Verilebilecek Fiiller
Haksız fiillerde asıl önemli olan meydana gelen fiilin haksız fiilin unsurlarını taşıyıp taşımadığı hususudur. Bu nedenle bahsedilen unsurları taşıyan fiillerin haksız fiil olduğu söylenebilir. Buradan anlaşılmaktadır ki haksız fiil meydana getirebilecek fiiller oldukça çeşitli ve geniş kapsamlıdır. Örnek olarak; kişinin yolda karşıdan karşıya geçerken araba çarpması nedeniyle zarar görmesi, haksız rekabet nedeniyle bir tacirin zarara uğraması, bir binada kiracı olanın binanın yapımındaki bir hata nedeniyle zarar görmesi gibi hallerde haksız fiil nedeniyle zarar verenden zararın giderilmesini talep etmesi mümkündür.
Haksız Fiile İlişkin Emsal Yargı Kararları
Yargıtay Kararı – 17. HD., E. 2013/20613 K. 2014/1519 T. 11.2.2014
Davacı vekili, davalı idaresinde aracın 22.10.2012 tarihinde davacıya ait Rothweiller cinsi köpeğine çarparak yaralanmasına neden olduğundan, ameliyat ve tedavi masrafı olarak 1.080,00 TL maddi zarar ile 9.000,00 TL manevi zararın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, davacının köpeğinin saldırgan ve güvenlik amacı ile kullanılan bir köpek olarak, taşıtlara mahsus yolda zincir veya benzeri bağı olmadan başı boş gezdirilirken, aracına yandan çarparak saldırmış ve arabanın sağ arka kısmına çizerek zarar verdiğini, olayda kusuru olmadığını ve haksız açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece; davacıya ait köpeğin bakıcısı tarafından tasmalı ve zincirli olarak gezdirilirken yol kenarında yürüdüğü esnada davalının sevk ve idaresindeki… plakalı aracın çarpması sonucu köpeğin sol arka bacağının kırıldığı ve ameliyat edildiği,
bu operasyon sonucu 1.080,00 TL tedavi gideri yapıldığı, davacının veteriner fakültesinde okuyan öğrenci olduğu, bu hali ile köpeğini çok sevdiğinin açık olduğu, davalının haksız eyleminin davacının hayvanında meydana getirdiği zarardan dolayı davacının kişilik haklarının zarara uğradığı ve manevi dengesinin bozulduğunu gösterdiği,
kazanın niteliği, tarafların sosyal ve ekonomik durumları dikkate alınarak 2.000,00 TL manevi, 1.080,00 TL maddi zararın davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, yaralamalı trafik kazasından doğan maddi ve manevi zararın giderilmesi istemine ilişkindir.
Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere göre, davacı ve davalı vekillerinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, ve aşağıda dökümü yazılı 0,90 TL. onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, aşağıda dökümü yazılı 186,09 TL. kalan onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına 11.02.2014 günü oybirliğiyle karar verilmiştir.
Yargıtay Kararı – 4. HD., E. 2012/4698 K. 2013/3778 T. 4.3.2013
Dava, haksız fiil nedeni ile uğranılan maddi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, davalının kuyusunu kapatması sebebiyle zarara uğradığını iddia ederek yeniden tesisini yaptırma bedeli, sifon bedeli, su taşıma bedeli ve ceviz ağaçlarının kuruması nedeniyle uğradığı maddi zararların davalı taraftan tahsilini talep etmiştir.
Davalı davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece kuyunun davalı tarafından kapatılırken boruların olmadığı, sifonun zarar görmediği tespit edilmiş; ceviz ağaçlarının da kuyunun kapatılması sonucu kurudukları iddiasının davacı tarafça ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden davacının 2008 yılında bu yere 120 adet ceviz fidanı diktiği, davacının sulama yaptığı kuyunun davalı yanca kapatıldığı, kapatıldığında sifon tertibatının zarar görmediği, kapatılan kuyunun davalı tarafça açıldığı, davacının kuyu açılması ve sifon tertibatına yönelik zararının bulunmadığı anlaşılmaktadır. Uyuşmazlık kuyunun kapatılması ile ceviz ağaçlarının kuruması arasında illiyet bağının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Mahkemece keşif sonucu aldırılan 26/10/2009 tarihli ziraat bilirkişisi raporu ile davaya konu edilen kuyunun su kapasitesinin sulama yapabilmeye elverişli olduğu anlaşıldığından davacının sulama yapamaması nedeniyle ceviz ağaçlarının kuruduğu kabul edilerek ziraat bilirkişisi tarafından hesaplanan zarar gören ağaçların 50 adet olduğu kabul edilerek tazminata hükmedilmesi gerekirken yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun düşmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 04/03/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Yargıtay Kararı – 7. HD., E. 2011/4079 K. 2012/3263 T. 08.05.2012
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davacı tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
Dava haksız fiilden bir başka deyişle haksız hacizden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan haczin icra dosyası kapsamına göre haklı olduğu, hacizdeki haksızlığın ve hukuka aykırılığın yargılama sonucu ortaya çıktığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de varılan sonuç davanın niteliğine ve yasal düzenlemelere uygun düşmemiştir.
818 sayılı Borçlar Kanununun 41. ve 6098 sayılı Borçlar Kanununun 49. ve devam eden maddeleri hükmünde, zarar görenin haksız fiil nedeniyle uğradığı gerçek zararını haksız fiil sorumlularından isteyebileceği açıklanmıştır.
Somut olayda davacı taraf yapılan haczin haksız olduğunu öne sürerek, uğramış olduğun zararın davalıdan tazmininin istemiştir. Haczin haksız olduğu mahkemenin de kabulündedir. Haksızlığın sonradan belirlenmesinin görülen dava için dava şartı olduğu gözetildiğinde aksine düşüncelerle ve yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Hal böyle olunca; az yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular dikkate alınarak yargılamaya devam edilmesi, davacı tarafın haksız fiil sorumluluğunun doğması için gereken diğer unsurları da kanıtlaması gerektiği gözetilerek taraflardan delilleri sorulup saptanması, gösterilecek deliller toplanması, toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir hüküm verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz, davacı ../. tarafın temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin ödenen harcın istek halinde ilgilisine iadesine, 08.05.2012 gününde oybirliği ile karar verildi.
Faydalı Linkler:
- Tazminat Hukuku
- Kurum ve Kuruluşların Haksız Fiil Sorumluluğu Nedir?
- Destekten Yoksun Kalma Tazminatı
- Haksız Tahrik (TCK 29)
- Ceza Davası Sonrası Tazminat Davası