- +90 312 911 1168
- info@mdmhukuk.com
- Kızılırmak Mah. 1443. Cad. Ankara 1071 Plaza A Blok No:25/58 06510 Çankaya/ANKARA
Makale Başlıkları
Nafaka, Aile Hukukundan kaynaklanan maddi bir yükümlülüktür. Genellikle eşlerin boşanmaları sırasında talep edilen nafaka, Ayrıca aile içerisinde geçim sıkıntısı yaşayan alt soy, üst soy ve kardeşler tarafında da talep edilebilmektedir.
Türk Medeni Kanunu’nda düzenlenmiş olan 4 çeşit nafaka türü bulunmaktadır. Bunlar; Yardım , Tedbir , İştirak ve Yoksulluk Nafakasıdır. Bu türler aşağıda sıralı olarak açıklanmaktadır.
Aile kurumunun toplumdaki öneminden kaynaklı, Kanun koyucu aile içi bağlara önem vermiş ve bireylere yükümlülükler yüklemiştir. Türk Medeni Kanunun 344. maddesi uyarınca aile içerisinde bulunan her bir birey yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve altsoyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür.
Boşanma davası sırasında eşlerin hala daha aile statülerini korumaları sebebiyle hükmedilen nafaka türüdür. Hâkim eşlerden birinin boşanma davası sırasında geçimini sağlayamadığını tespit ederse yahut taraflardan buna dair bir talep gelir ise tedbir dava süresince ödenecek tedbir nafakasına hükmolunur. Ayrıca gerekli görüldüğü takdirde çocuklar için de tedbir nafakasına karar verilebilir. Tedbir nafakası davanın sonuçlanması ile son bulmakla beraber taraflardan birinin vefatı, nafaka alan tarafın ekonomik olarak iyi hale gelmesi ve benzeri hallerde tedbir nafakası son bulmaktadır.
Boşanma davası sırasında çocuğun velayeti kendisine verilmemiş eş tarafından, çocuğun bakımı için harcanacak parayı ekonomik gücü oranınca karşılamasıdır. İştirak nafakası davanın sonuçlanması ile doğmaktadır. Dava sırasında çocuğa verilecek olan nafaka tedbir nafakasıdır. Hâkim tedbir nafakasına re’sen karar vermektedir. Çocuğun ergin olması itibariyle iştirak nafakası sona ermektedir. Ancak çocuğun ihtiyaçları devam etmekte ise nafaka yükümlülüğü devam etmektedir.
Boşanma davası sonucunda hükmedilebilecek bir diğer türü ise yoksulluk nafakasıdır. Boşanma sonucunda taraflardan birinin yoksulluğa düşecek olması halinde talep üzerine hâkim tarafından hükmolunur. Yoksulluk nafakası alan tarafın, yoksulluktan kurtulması, yeniden evlenmesi, ölümü gibi durumlarda (TMK. m.176) nafaka yükümlülüğü sona ermektedir. Yoksulluk nafakasına kesin bir süre belirlenmemiştir. Yukarıda belirtildiği gibi nafakanın sona ermesi için taraflardan birinin ya ekonomik durumu düzelmeli ya da nafaka ödeyen taraf ekonomik zorluk çekmelidir. Nafaka talep edile bilmesi için bazı şartların oluşmuş olması gerekmektedir. Bu şartlar;
Yoksulluk nafakasının istenmesine dair her hangi bir zaman öngörülmemiştir. Öyleyse dava sırasında da talep edilebileceği gibi dava sonrasında 1 yıl içerisinde yoksulluğa düşülmesi halinde yoksulluk nafakası mahkemeden talep edilebilmektedir.
Taraflar arasında anlaşılarak belirlenebileceği gibi hakim tarafından da talep üzerine veya re’sen (iştirak ve tedbir nafakası) belirlenebilmektedir. Hâkimin belirleyeceği nafakanın hesaplanmasına dair kesin bir hesaplama yöntemi bulunmamaktadır. Kanun koyucu, hâkime bu nafakanın belirlenmesine dair takdir yetkisi vermiştir. Bu durumun sebebi ise kişilerin ihtiyaçları bölgeden bölgeye değişmesi ve her somut olayda farklı unsurların olmasından ötürü adaletin sağlanmasıdır. Her ne kadar kesin bir hesaplama yöntemi belirlenmemiş olsa dahi hâkimin, tarafların ekonomik durumlarına ve yaşantılarına göre nafaka belirleyeceği söylenebilmektedir.
Lehine hükmedilmiş olan taraf, ekonomik şartların değiştiğini, ödenilen nafakanın yeterli olmadığını ve ortaya çıkan ihtiyaçlarını öne sürerek nafakanın arttırılmasını talep edebilmektedir.
Nafaka, ilerleyen zamanlarda arttırılabileceği gibi indirim de uygulanabilmektedir. Aleyhine nafakaya hükmedilmiş olan taraf, nafakanın artık ekonomik durunu zora soktuğunu, karşı tarafın ekonomisinin düzeldiğini ve benzeri nedenleri ileri sürerek mahkemeden nafaka bedelinin kaldırılmasını veya indirim uygulanmasını talep edebilmektedir.
Nafaka ödemesi genel olarak aylık şeklinde ödenmektedir. Bunun amacı nafaka alan tarafın her ay geçimini sağlayabilmesidir. Fakat hâkim gerekli gördüğü takdirde Nafakanın toplu olarak bir seferde ödemesine karar verebilmektedir.
Nafakanın ödeme yöntemi bakımından ise herhangi bir şekil şartı bulunmamaktadır. Ödeyen taraf banka aracılığıyla, elden ödeme yoluyla, müşterek olarak çocuğun ihtiyacının karşılanması ve benzeri şekillerde nafakayı ödeyebilmektedir. Fakat herhangi bir dava söz konusu olduğu zaman ispatlanabilirliği daha kolay ve kesin olduğu için genel olarak banka aracılığıyla ödeme yapmak tercih edilmektedir.
Lehine nafaka hükmedilen taraf, karşı tarafın ödemelerini yapmadığını ileri sürerek icra takibi başlatabilmektedir. Başlatılan icra takibi sonrasında doğacak olan nafaka ödemeleri için de bağlayıcı olmaktadır. Borcunu ödemeyen taraf hakkında şikâyette bulunulabilmektedir. Şikâyet sonucu borcunu ödemeyen taraf hakkında 3 aya kadar tazyik hapis cezası hükmolunabilmektedir.
Boşanma davası sonucu hükmedilen yoksulluk nafakasının sonlanmasına dair esaslar Türk Medeni Kanunu’nun 176. maddede düzenlenmiştir. 276. madde uyarınca taraflardan birinin ölümü, ya da alacaklı tarafın yeniden evlenmesi durumunda nafaka borcu kendiliğinden ortadan kalkmaktadır. Alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi hâllerinde yoksulluk nafakası borcu mahkeme kararı ile ortadan kalkmaktadır. Yoksulluk nafakasının süresiz olması ve sonlanmasının şartları kanunlar belirtilmiş olmasından ötürü, kısa sürmüş evliliklerde süresiz olarak nafakaya hükmedilmiş olması hakkaniyete aykırı bir durum yaratmaktadır. Bu konuda düzenleme olmamış olması art niyetli kişilerin yoksulluk nafakasını gelir kapısı olarak kullanmasına yol açmıştır. Bu hususta hâkimlerin nafakanın tek seferde ödenmesi kararı vermesi önemli rol oynamaktadır.
Diğer bir tür olan iştirak nafakasının sona ermesi ise çocuğun erginliğe ulaşmış olması, ihtiyaçlarının devamı haline ise ihtiyaçlarını kendiliğinde karşılayabiliyor olması ile sonlanabilmektedir.
Tedbir nafakası, boşanma davasının sonuçlanması ve tarafların yoksulluk durumunun ortadan kalkması ile sonlanmaktadır. Yardım nafakasının sonlanması ise alacaklıların yoksulluk durumunun sona ermesi ve ölüm gibi durumlarda ortaya çıkaktadır.
MDM Hukuk ve Danışmanlık Alanında Uzman Avukat ve Danışmanlardan Oluşan Büyük Bir Kadroya Sahiptir.
Bu web sitesi ve içindeki bilgiler, Türkiye Barolar Birliği’nin meslek kurallarına göre ve özellikle reklam yasağına uygun olarak tasarlanmıştır. MDM HUKUK & DANIŞMANLIK web sitesinin tüm bilgi ve materyaller sadece bilgilendirme olup bunların tamamına veya bir kısmına dayanılarak yapılan işlemlere, eylemlere ve bunların sonuçlarına ilişkin hiçbir sorumluluk kabul edilmez. Söz konu bilgilerin aktarılması ile kullanıcılar ve web tarayıcıları ile MDM HUKUK & DANIŞMANLIK arasında bir avukat-müvekkil ilişkisi yaratılması amaçlanmamıştır ve bilgilerin bu kişilerce alınması hiçbir şekilde bu yönde bir ilişki oluşturmayacaktır. Müvekkiller veya okuyucular hiçbir şekilde mevcut duruma ve özelliklerine ilişkin olarak uygun hukuki veya başka herhangi bir profesyonel görüş almadan, MDMHUKUK & DANIŞMANLIK web sitesinde yer alan herhangi bir hususa dayanarak bir eylemde bulunmamalıdır. MDM HUKUK & DANIŞMANLIK, bu web sitesi aracılığıyla ulaşılan üçüncü kişilere ait içeriklerden hiçbir şekilde sorumlu değildir.
MDM Hukuk ve Danışmanlık Tüm Hakları Saklıdır.