

Aldatma Nedeniyle Boşanma Nasıl Gerçekleşir? Şartları Nelerdir?


Tanıma Ve Tenfiz Davaları Nelerdir?
Makale Başlıkları
Nüfus Davaları Nerede Açılır?
Nüfus davalarında görevli ve yetkili mahkeme, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu madde 36/a’da düzenlenmiştir. Bu hükme göre nüfus kayıtlarına ilişkin açılacak düzeltme davaları, düzeltmeyi talep eden şahıslar ile ilgili resmi dairenin göstereceği lüzum üzerine Cumhuriyet Savcısı tarafından yerleşim yeri adresinin bulunduğu yerdeki Asliye Hukuk Mahkemesinde açılır.
03.09.2022 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğü giren 2022 Yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi (AAÜT)’e göre nüfus kayıtlarının düzeltilmesi davalarında vekalet ücreti 9.200,00 TL’den az olmamak üzere avukat ile yapacağınız anlaşmaya göre değişir.
Nüfus Kaydı Nedir ve İçerikleri Nelerdir?
Nüfus kaydı aile kütüğüne işlenmiş kişisel bilgileri ifade etmektedir.
Aile kütüklerinde kişinin; Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, kayıtlı bulunduğu il, ilçe, köy veya mahalle adı ile cilt, aile ve birey sıra numarası, kişinin adı ve soyadı, cinsiyeti, baba ve ana adı ile soyadları, evli kadınların önceki soyadları, doğum yeri ile gün, ay ve yıl olarak doğum tarihi ve kütüğe kayıt tarihi, evlenme, boşanma, soybağının kurulması veya reddi, ölüm, vatandaşlığın kazanılması veya kaybedilmesi gibi kişisel durumda meydana gelen değişiklik veya yetkili makamlarca yapılan düzeltmeler, dini, medenî hali, yerleşim yeri adresi, fotoğrafı, biyometrik verisi, velayete ve vesayete ilişkin bilgileri bulunur.
Dava Açmadan Nüfus Kaydı Düzeltilebilir Mi?
5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu madde 35 hükmüne göre nüfus kayıtlarındaki yanlış bilgilerin mahkeme kararı olmadan düzeltilmesi mümkün değildir. Nüfus davaları nerede açılır ve nüfus davalarına bakan avukat talebi için bizimle iletişime geçebilirsiniz. Bu bakımdan nüfus kaydının düzeltilmesini isteyecek kişi önce dava açmalı ardından mahkemenin kesinleşmiş yargı hükmünü Nüfus Müdürlüklerine sunmak suretiyle düzeltmeyi talep etmesi gerekmektedir.
Ancak belirtmek gerekir ki Nüfus Hizmetleri Kanunu’nda bu konuda bazı istisnalara yer verilmiştir. Nüfus Hizmetleri Kanunu madde 35/1 hükmünün devamında ‘’… Ancak olayların aile kütüklerine tescili esnasında yapılan maddî hatalar nüfus müdürlüğünce dayanak belgesine uygun olarak düzeltilir.’’ şeklinde belirterek nüfus davası açılmasına gerek olmadan düzeltme yapılabilmesi için madde hükmüne göre bu düzeltmeyi kanıtlayan bir dayanak belgesi gereklidir.
Yine aynı şekilde Nüfus Hizmetleri Kanunu’nun 35.maddesinin 2.fıkrasında da başka bir istisna düzenlenmiş olup bu düzenlemeye göre ‘’Aile kütüklerindeki din bilgisine ilişkin talepler, kişinin yazılı beyanına uygun olarak tescil edilir, değiştirilir, boş bırakılır veya silinir.’’ Nüfus davaları nerede açılır konusu bu şekilde belirtilmiş ve bu düzenlemeye göre nüfus kayıtlarında dün bilgilerine ilişkin kayıtlarda kişinin beyanı esas alınıp mahkeme kararı alınmasına gerek yoktur.
Nüfus Davaları Nelerdir?
Nüfus davaları nüfus kaydının düzeltilmesi ve nüfus kaydının iptali için açılan davalardır. Nüfus kaydının düzeltilmesi davası nüfus kaydındaki bilgilerde bulunan bir yanlışlığın düzeltilmesi amacıyla açılan bir dava iken; nüfus kaydının iptali davası ise nüfus kayıtlarında bulunan şerh ve bilgilerin kaldırılmasının talep edildiği davalardır.
Nüfus kaydının düzeltilmesi ve nüfus kaydının iptali davalarının yanı sıra babalık davası, analık davası, gaiplik davası, soy bağının reddine ilişkin davalar da nüfus kayıtlarına ilişkin olması nedeniyle nüfus davaları arasında yer almaktadır. Önemle belirtmek gerekir ki nüfus kayıtlarının düzeltilmesi davaları için herhangi bir zamanaşımı süresi öngörülmemiştir. Zira bu davalar kamu düzenine ilişkin davalardır.
Nüfus Kaydının Düzeltilmesi Davası Kime Karşı Açılır?
Nüfus kayıtlarının düzeltilmesi davası Nüfus Müdürlüğüne karşı açılır.
Yargı Kararları
Yargıtay Kararı – 8. HD., E. 2017/2956 K. 2017/13949 T. 26.10.2017
Davacılar vekili, asliye hukuk mahkemesine verdiği dava dilekçesinde; müvekkillerinin amcası … …..’in nüfusta oğlu görünen Hakkı’nın, annesi …..ın başka bir erkekten olma çocuğu olduğunu ileri sürerek nüfus kayıtlarının düzeltilmesini istemiş, … 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin verdiği görevsizlik kararının temyiz edilmeksizin kesinleşmesi üzerine aile mahkemesinde davaya devam edilerek davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkemece, dava Türk Medeni Kanununun 286. maddesine dayalı soybağının reddi olarak nitelendirilmiştir.
Öncelikle çözümlenmesi gereken husus; davanın soybağına ilişkin mi, yoksa nüfus kayıtlarının düzeltilmesine ilişkin olup olmadığıdır. Bilindiği üzere soybağı, birbirinin soyundan gelen kişiler arasındaki ilişkiyi ifade eder.
Bu kavram içerisinde kan bağının yanında hukuki münasebetin de bulunması, diğer bir ifadeyle kan bağının hukuk düzeninin aradığı koşullar içerisinde oluşması zorunludur. Türk Medeni Kanunu’nun 282. maddesi uyarınca ”Çocuk ile ana arasında soybağı doğumla kurulur. Çocuk ile baba arasında soybağı, ana ile evlilik, tanıma veya hakim hükmüyle kurulur.
Soybağı ayrıca evlat edinme yoluyla da kurulur.” Ayrıca, kısaca af kanunları olarak nitelendirilen “bir evlenme aktine dayanmayan birleşmelerden doğan çocukların neseplerinin düzeltilmesine” ilişkin kanunlara göre de soybağı düzeltilebilir (HGK 30.01.2008 gün 2008/2-36-47 sayılı kararından).
Çocuk ile ana arasında soybağı, doğumla kendiliğinden kurulur. Çocuk ile annesi arasındaki soybağının tesisi için hükme gerek bulunmadığından, çocuğun annesi ile soybağı ilişkisinin kurulması değil, çocuğu doğuran kadının kim olduğunun tespiti dava konusu edilebilir.
Öte yandan Türk Medeni Kanunu’nun 36/1. maddesine göre kişisel durum, bu amaçla tutulan resmi sicille belirlenir.
Aynı Kanunun 39 ve Nüfus Hizmetleri Kanunu’nun 35/1. maddesi uyarınca ”Kesinleşmiş mahkeme hükmü olmadıkça nüfus kütüklerinin hiçbir kaydı düzeltilemez ve kayıtların anlamını ve taşıdığı bilgileri değiştirecek şerhler konulamaz.
Ancak olayların aile kütüklerine tescili esnasında yapılan maddî hatalar nüfus müdürlüğünce dayanak belgesine uygun olarak düzeltilir.”
“Kayıt düzeltilmesi” aile kütüğüne düşürülmüş nüfus kaydının bir kısmının “düzeltilmesi” veya “değiştirilmesi”dir. Nüfus kütüklerindeki “doğru olmayan kayıtların” düzeltilmesi için mahkemeden karar alınması zorunludur.
İşte bu noktada, nüfus kütüğünde yer alan “doğru olmayan kayıtlar” ilgilileri veya Cumhuriyet Savcısı tarafından açılacak olan “kayıt düzeltme davası” ile gerçek durumuna uygun hale getirilebilir ki, bu dava uygulamada “nüfus kaydının düzeltilmesi davası” olarak adlandırılmaktadır.
Önemle vurgulanmalıdır ki; zamanaşımı ve hak düşürücü süreye bağlı olmayan nüfus kaydının düzeltilmesine ilişkin davalarda, her türlü kanıta başvurulabilir (YHGK, 11.02.1998, 2-87/77). Soybağının reddi davası ile kayıt düzeltme davası sonuçları (hane dışına çıkarmak) bakımından benzerlik göstermekte ise de, içerik ve yargılama kuralları açısından kendi özel hükümlerine bağlıdır.
Soybağının reddinde, kişisel duruma ilişkin nüfus kaydında yer alan bilgi “doğru” olarak doğmuş ve kütüğe tescil edilmiştir. Ancak bu doğru daha sonra “soybağının reddi davası” ile teknik anlamda bir yanlışlığa dönüştürülmüştür.
Nüfus kaydının düzeltilmesi davasında ise nüfus kaydının “gerçek durumu” yansıtmadığı, baştan yanlış olarak kütüğe geçirildiğinden söz edilmesi gereklidir (HGK 30.01.2008 gün 2008/2-36-47 sayılı kararından).
Somut olayda, davacılar davalı …’in baba kaydındaki …… isminin iptali ile nüfus kaydının bu şekilde düzeltilmesine karar verilmesini istemiştir. Bu nedenle davacıların talebi, gerçeğe aykırı beyanla baştan beri yanlış olan sicilin düzeltilmesi niteliğinde olup, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 36. maddesi kapsamına giren nüfus kaydının düzeltilmesi davasıdır. Nüfus kaydının düzeltilmesi davasında resmi sicilin belgelediği olgunun doğru olmaması, baştan yanlış olarak kütüğe geçirilmesi söz konusudur.
Nüfus kaydının düzeltilmesi davası,….l Kurulunun 30.01.2008 tarih 2008/2-36-47 sayılı içtihadında da açıklandığı üzere, resmi sicilin belgelediği olgunun doğru olmadığı, baştan yanlış olarak kütüğe geçirilmesi nedeniyle, mevcut kaydın düzeltilmesi davasıdır.
Böyle bir dava sonucunda, kaydının düzeltilmesi istenen kişinin, o tarihe kadar kayıtlı olduğu haneden çıkıp, başka bir haneye tescil edilecek olması da, davayı soybağı davası haline dönüştürmez. Bu nedenle davacının talebi, gerçeğe aykırı beyanla baştan beri yanlış olan sicilin düzeltilmesi niteliğinde olup, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 36. maddesi kapsamına giren nüfus kaydının düzeltilmesi davasıdır.
Nüfus kaydının düzeltilmesi davasında resmi sicilin belgelediği olgunun doğru olmaması, baştan yanlış olarak kütüğe geçirilmesi söz konusu olup, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 36. maddesinde düzenlenen nüfus kaydının düzeltilmesi davalarına asliye hukuk mahkemesinde bakılacağından, yanlış beyana dayalı olarak oluşturulan nüfus kaydının iptaline ilişkin bu davaya asliye hukuk mahkemesinde bakılmak üzere görevsizlik kararı verilmesi yerine aile mahkemesinde bakılarak işin esası hakkında karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Yargıtay Kararı – 18. HD., E. 2015/11999 K. 2015/13140 T. 28.09.2015
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Nazilli Aile Mahkemesi’ nin ihbarı üzerine Nazilli Cumhuriyet Başsavcılığı 13.04.2012 tarihli davanamesinde; davalılardan K1’ın esasında gerçek annesinin K2 olmasına rağmen anneannesi K3 ile dedesi K4 kızı gibi nüfusa kaydedildiği belirtilerek, nüfus kayıtlarında gerçek annesi K2 yerine K3 üzerine kaydedilen K1’ın gerçeğe aykırı oluşturulan nüfus kaydının düzeltilmesi istenilmiş; mahkemece, davanın soybağının tespiti ve nüfus kaydının iptali istemi şeklinde değerlendirilerek aile mahkemesinde görülmesi gerektiğinden davanın görev yönünden reddine karar verilmiştir.
Olayları açıklamak taraflara hukuki niteleme hakime aittir. Davada öncelikle çözümlenmesi gereken husus, davanın soybağı veya nüfus kayıtlarının düzeltilmesi davası olup olmadığıdır.
Bilindiği üzere nesep, birbirinin soyundan gelen kişiler arasındaki ilişkiyi ifade eder. Bu kavram içerisinde kan bağının yanında hukuki münasebetin de bulunması, diğer bir ifadeyle kan bağının hukuk düzeninin aradığı koşullar içerisinde oluşması zorunludur.
Türk Medeni Kanunu’nun 282. maddesi uyarınca ”Çocuk ile ana arasında soybağı doğumla kurulur. Çocuk ile baba arasında soybağı, ana ile evlilik, tanıma veya hakim hükmüyle kurulur. Soybağı ayrıca evlat edinme yoluyla da kurulur.”
Ayrıca kısaca af kanunları olarak nitelendirilen “Bir evlenme aktine dayanmayan birleşmelerden doğan çocukların neseplerinin düzeltilmesine” ilişkin kanunlara göre de soybağı düzeltilebilir. (HGK 30.01.2008 gün 2008/2-36-47 sayılı kararından)
Çocuk ile ana arasında soybağı doğumla kendiliğinden kurulur tesisi için herhangi bir hükme gerek bulunmadığından, çocuğun annesi ile soybağı ilişkisinin kurulması değil, çocuğu doğuran kadının kim olduğunun tespiti dava konusu edilebilir.
Öte yandan, Türk Medeni Kanunu’nun 36/1. maddesine göre kişisel durum, bu amaçla tutulan resmi sicille belirlenir.
Aynı Kanunun 39. ve Nüfus Hizmetleri Kanunu’nun 35/1. maddesi uyarınca ”Kesinleşmiş mahkeme hükmü olmadıkça nüfus kütüklerinin hiçbir kaydı düzeltilemez ve kayıtların anlamını ve taşıdığı bilgileri değiştirecek şerhler konulamaz.
Ancak olayların aile kütüklerine tescili esnasında yapılan maddî hatalar nüfus müdürlüğünce dayanak belgesine uygun olarak düzeltilir.”
Kişisel durumlardaki değişikliklerin nüfus kaydında belirtilmesi ve doğru olmayan kayıtların değiştirilmesi ile nüfus kayıtlarının düzeltilmesi anlaşılır. Kayıt düzeltilmesi, aile kütüğüne tescil edilmiş, kaydın bir kısmının düzeltilmesi veya değiştirilmesidir.
Nüfus kütüklerindeki doğru olmayan kayıtların düzeltilmesi için mahkemeden karar alınması zorunludur. İşte bu noktada, nüfus kütüğündeki hatalı kayıtlar,
İlgilileri veya Cumhuriyet savcısı tarafından açılacak kayıt düzeltme davası ile gerçek durumuna uygun hale getirilebilir ki, bu dava uygulamada nüfus kaydının düzeltilmesi davası olarak adlandırılmakta olup, zamanaşımı ve hak düşürücü süreye bağlı olmayan nüfus kaydının düzeltilmesine ilişkin davalarda, her türlü kanıta başvurulabilir (YHGK, 11.02.1998, 2-87/77).
Şu durumda; nüfus kaydının düzeltilmesine ilişkin davada resmi kayıt ve belgelere başvurulabileceği gibi, tanık da dinlenebilir. Nesebin reddi davası ile kayıt düzeltme davası, sonuçları (hane dışına çıkarmak) bakımından benzerlik göstermekte ise de, içerik ve yargılama kuralları açısından kendi özel hükümlerine bağlıdır.
Nesebin reddinde, kişisel duruma ilişkin nüfus kaydında yer alan bilgi doğru meydana gelmiş ve kütüğe tescil edilmiş, ancak bu doğru daha sonra nesebin reddi davası ile teknik anlamda bir yanlışlığa dönüştürülmüştür. Nüfus kaydının düzeltilmesi davasında ise, gerçek durumu yansıtmayan nüfus kaydı baştan yanlış olarak kütüğe geçirilmiştir. (HGK 30.01.2008 gün 2008/2-36-47 sayılı kararından)
Somut olayda; davalılardan K1’ın K2 ve K5’nin evlilik dışı ilişkisinden dünyaya geldiği halde nüfus kaydına gerçeğe aykırı beyanla tescil edildiğinden bu durumda dava soybağı davası değil, nüfus kaydının düzeltilmesi davasıdır.
Nüfus kaydının düzeltilmesi davasını cumhuriyet savcısının kanunda belirtilen ve yerel mahkemece kabul edilen şekilde ancak ilgili resmi dairenin (Nüfus Müdürlüğünün) göstereceği lüzum üzerine açabilir.
Yukarıda gösterilen yasal düzenlemeler ve yapılan açıklamalar dikkate alındığında davanın nüfus kayıt düzeltme davası, görevli mahkemenin de 5490 sayılı Yasanın 36. maddesi uyarınca asliye hukuk mahkemesi olduğu anlaşılmaktadır. Görev kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden gözetilir.
Mahkemece; işin esasına girilerek, davanın kabulü halinde hakları etkilenebilecek mirasçıların davaya katılımı sağlandıktan, tarafların göstereceği deliller toplantıktan ve DNA incelemesi de yapıldıktan sonra oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi yerine görevsizlik kararı verilmesi doğru görülmemiştir.
Faydalı Linkler: