Türk Hukukunda Havayolu İle İlgili Başlıca Tazminat Davaları ve Yargıtay Kararları
Makale Başlıkları
Türk Hukukunda Havayolu İle İlgili Başlıca Tazminat Davaları ve Yargıtay Kararları
Genel Tanım
Türk Hukukunda Havayolu İle İlgili Başlıca Tazminat Davaları ve Yargıtay Kararları; Türk hukukunda hava araçları vasıtasıyla hava yolu taşıyıcılığı yapabilmek için öncelikle Türk Sivil Havacılık Kanunu kapsamında hava aracı sayılmak ve bu hava aracını TC. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı nezdinde kurulan sicile tescil ettirmek gerekmektedir.
Türk Sivil Havacılık Kanunu hava aracını “havalanabilen ve havada seyredebilme kabiliyetine haiz olan her türlü araç” olarak tanımlamıştır. Örnek vermek gerekirse; helikopter, uzay araçları, uçaklar, uçan balonlar hava aracı sayılmakta iken asansör veya teleferik hava aracı sayılmazlar.
Türk hava sahasında (Türkiye’nin egemenliği altındaki ülke ile Türk karasuları üzerinde yer alan saha) sadece Türk devlet hava araçları ile Türk uçak siciline kayıtlı Türk sivil hava araçları uçuş yapabilmektedir (Türkiye’nin taraf olduğu anlaşmalar uyarınca hava sahamızda uçuş izni olan başka devlet sicillerine kayıtlı hava araçları da vardır). Bu bakımdan bir hava aracının Türkiye sınırları içerisinde yolcu veya yük taşıyıcılığı yapabilmesi için mutlaka sicile kayıtlı olması gerekir. Türk Hukukunda Havayolu İle İlgili Tazminat
İç Hat Taşıma Sözleşmesi
Yolcular ile taşıyıcı arasında bir kişiyi bir yerden başka yere hava aracı ile taşıma anlaşması yapılır ve bu sözleşme de beraberine taşıyıcının sorumluluğunu getirir.
Yolcu ile taşıyıcı arasında yapılan taşıma işi anlaşmasının yazılı olmasına gerek yoktur, yazılı olması ispat kolaylığı sağlayacaktır. Bu bakımdan yolcunun varmak istediği yere hava yolu taşıması ile gitmek için ücret ödemesi, hava yolu şirketinin de bilet kesmesi durumunda anlaşma sağlanmıştır.Türk Hukukunda Havayolu İle İlgili Tazminat.
Bu sözleşme 2 taraflı borç yükleyen bir eser sözleşmesi niteliğindedir. Yolcu taşıma sözleşmesi TSHK madde 107’de şu şekle düzenlenmiştir;
“Yolcu taşıma sözleşmesinde, taşıyıcı, yolcuya aşağıdaki kayıtları içeren ve uluslararası standartlara uygun olan bir bilet vermekle yükümlüdür;
taşıyıcı ad, soyadı, yolcu ad, soyadı, biletin düzenlendiği gün ve yer, taşıma ücreti, kalkış ve varış yerleri, taşımanın bu kanunda gösterilen sorumluluğun sınırlandırılmasına ilişkin hükümlere bağlı olduğu. Taşıyıcı, yolcuyu biletsiz veya yukarda yazılı kayıtları içeren bir bilet vermeden kabul etmiş ise, taşıma sözleşmesinin varlığı veya geçerliliği etkilenmez, ancak taşıyıcı bu Kanunun sorumluluğu kaldıran veya sınırlayan hükümlerinden yararlanamaz.” Şeklindedir.
Yük taşıma sözleşmesinin nasıl olduğu ise TSHK madde 110’da düzenlenmiştir.
Taşıyıcının Sorumluluğu
Hava yolu taşımasında taşıma halindeyken kazaların, yaralanmaların meydana gelmesi oldukça muhtelemeldir ve bu sebeple Türk Sivil Havacılık Kanunu taşıyıcı için sorumluluk halleri öngörmüştür. TSHK madde 120 yolcunun bedensel zararları ve ölümü halindeki sorumluluğu düzenlemiştir.
TSHK madde 120; “Yolcunun ölümü veya herhangi bir cismani zarara uğraması halinde, bu zarara sebebiyet veren kaza hava aracında veya iniş veya biniş sırasında meydana geldiği takdirde, taşıyıcı sorumludur.” Şeklindedir. Madde 121’de ise yük ve bagajların kaybı ve zarara uğraması halinde sorumluluk hali düzenlenmiştir.
Sorumluluk hallerinde sınırların nasıl olacağı Montreal Sözleşmesi’ndeki (Uluslararası Sivil Hava Taşımacılığı Konvansiyonu, Türkiye 1999 tarihinde taraf olmuş ve iç hukukta yürürlüğe koyulmuştur) sınırlara göre belirlenir ve taraflar arlarında sorumluluğu artıran ayrıca bir sözleşme yapabilir. Ama sınırı düşüremezler.
Tüm sorumluluk hallerinde de eğer taşıyıcı zararın doğması için gerekli olan bütün önlemleri aldığını veya alsaydı bile zararın yine de oluşacağını ispatlarsa sorululuktan kurtulabilecektir.
Taşıyıcı ile yardımcılarının kasti veya ihmali davranışları sonucu zararın ortaya çıktığı ispat edilirse eğer sınırsız sorumluluk hali ortaya çıkacaktır. Türk Hukukunda Havayolu İle İlgili Tazminat makalesini okuyorsunuz.
Sivil Hava Aracının Kaza Yapması Halinde Araştırma Ve İnceleme
Meydana gelen kazadan ders çıkarılması, kazanın oluş şeklinin ve nedenlerinin araştırılması ve tekrarının önlenmesi, can ve mal güvenliğinin korunması amacıyla kazanın ardından teknik incelemeler yapılmaktadır.
Bu teknik inceleme ve araştırma Ulaştırma Bakanlığınca görevlendirilen havacılık alanında uzmanlığı kabul edilmiş kişilerden oluşturulan bir kurulca yapılır.
Kurul araştıra süresince Cumhuriyet Savcısı ile işbirliği yapar, gereken hallerde savcılık makamının kamu gücünden faydalanılarak tanık ifadeleri gibi deliller toplanır. Kurulun gerekli görülmesi halinde araştırma için başka yetkili kişileri görevlendirmesi de mümkündür.
Araştırma ve İnceleme Kurulu; tespit edilen hususları, varılan sonucu, kazanın tekrarının engellenmesi için alınmasını uygun bulduğu tedbirleri ve tavsiyeleri ayrıntılı ve gerekçeli bir rapor hâlinde Ulaştırma Bakanlığına sunar. Ulaştırma
Bakanlığınca raporun bir sureti ilgililere verilir ve raporun hazırlandığını Resmi Gazete aracılığıyla üçüncü kişilere duyurur. Raporun incelenebileceği yer veya gerekiyorsa rapor resmi gazetede yayınlanır. Ancak, kaza ile ilgili soruşturma başlatılmış ise, Ulaştırma Bakanlığı hazırlanan raporun bir örneği yapılan soruşturma veya kovuşturma kapsamında değerlendirilmesi amacıyla yalnızca ilgili Cumhuriyet başsavcılığına verilir.
Tazminat Davaları ve Örnek Yargıtay Kararları
Hava yolu taşımalarla ilgili uygulamada en çok taşıyıcıya karşı maddi ve manevi tazminat davaları açıldığı görülmüştür. Bu davalara örnek teşkil etmesi açısından emsal Yargıtay kararları paylaşmak yerinde olacaktır.
Emsal Yargı Kararları
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi E. 2018/929, K. 2019/2303 T. 27.3.2019
Davacı vekili, müvekkili …’ın eşinden ayrılması sebebiyle kızı …’ın bir takım sıkıntılar yaşadığını, sıkıntılarını atlatabilmesi için müvekkili …’a yeni doğan Mix Breed cinsi bir kedinin alındığını ve müvekkili …’ın bu olaydan dolayı sıkıntılarını atlattığını,
…’ın 2014 yılında İzmir 9 Eylül Üniversitesini kazandığını ve kedisinden ayrı kalamadığı için kedisinin İzmir’e gönderilmesini istediğini, bunun üzerine müvekkili …’in THY kanalı ile kediyi gönderdiğini, ancak kedinin davalı nezdinde kaybolduğunu,
kedinin kaybolması nedeni ile müvekkillerinin maddi ve manevi zarara uğradıklarını ileri sürerek müvekkili … yönünden fazlaya ilişkin talepleri saklı kalmak kaydıyla 1.600,00 TL maddi ve 10.000,00 TL manevi tazminatın, müvekkili … yönünden ise 5.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, mahkemenin görevli ve yetkili olmadığını, müvekkilinin bir kusurunun bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre, davaya konu taşıma bir iç hat hava taşıması olsa da 2920 sayılı Türk Sivil Havacılık Kanunu’nun 124. maddesinin yaptığı atıf nedeniyle olayda Montreal Konvansiyonu’nun uygulanması gerektiği,
Konvansiyon’un 22/3 maddesi ile kargo taşımacılığı bakımından havayolu şirketlerinin sınırlı sorumluluğunun kabul edildiği, anılan hüküm uyarınca taşıyıcının sorumluluğunun her bir kilogram için 19 SDR (özel çekme hakkı) ile sınırlı olduğu, dava konusu taşınan yükün 6 kilogram olduğu düşünüldüğünde sorumluluğun karar tarihi itibariyle (4,89 TLx114 SDR) 557,46 TL ile sınırlı olduğu, bu miktarın hem maddi hem de manevi zarar talepleri için üst sınır teşkil ettiği, somut olayda davacı …’a ait kedinin değerinin 200,00 TL olduğu,
kedinin genel bakımına ilişkin masrafların maddi zarar olarak değerlendirilemeyeceği, kedinin kaybından ötürü davacı …’ın manevi zarara uğrayacağının aşikar olduğu, ancak diğer davacı … bakımından manevi tazminat şartlarının oluşmadığı,
davacı … bakımından davalının sorumluluğunun üst sınırı dahilinde 357,46 TL manevi tazminata hükmedilmesinin uygun olacağı gerekçesi ile davalı … bakımından açılan davanın kısmen kabulü ile 200,00 TL maddi 357,46 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline, davacı … bakımından açılan davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir
1-Karar tarihinde yürürlükte bulunan HUMK’nın 21.07.2004 tarihinde yürürlüğe giren 5219 sayılı Kanun ile değişik 427/2. maddesi hükmüne göre, miktar veya değeri 1.000,00 TL’yi geçmeyen taşınır mal ve alacak davalarına ilişkin nihai kararlar kesindir.
Bu miktar, karar tarihi olan 03.07.2017 tarihi itibariyle 2.190,00 TL’dir. Mahkemece, yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulü 200,00 TL maddi 357,46 TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmiştir.
Bu durumda, kabul edilen dava değeri, yukarıda anılan madde hükmüne göre davalı yönünden temyiz sınırının altında kalmaktadır. Kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 01.06.1990 gün, 3/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtay tarafından da temyiz isteminin reddine karar verilebileceğinden, davalı vekilinin temyiz isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazları yerinde değildir.
3- Dava, havayolu taşımasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece davacı … bakımından, Montreal Konvansiyonu uyarınca davalı taşıyıcının sınırlı sorumluluk hükümlerine göre sorumlu olacağı üst sınır belirlenerek, belirlenmiş olan üst sınırdan maddi zararı çıkartılmak suretiyle manevi tazminata hükmedilmiştir.
Ancak sınırlı sorumluluk hükümleri maddi tazminatın belirlenmesi için öngörülmüş olup, davacı … bakımından üst sınır gözetilerek manevi tazminata hükmedilmesi doğru olmamıştır.
Davacı … bakımından bu surette manevi tazminata hükmedilmesi doğru olmadığı gibi davacı … de THY ile sözleşme yaparak kediyi THY’na teslim ettiğine ve aile kedisinin kaybı nedeniyle manevi zararının oluştuğunu ileri sürdüğüne göre manevi zarara uğradığının kabulü ile işbu davacı lehine de manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün açıklanan nedenlerle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıdaki (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz isteminin REDDİNE,
(2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine,
(3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacılar yararına BOZULMASINA,
ödedikleri peşin temyiz harcının istekleri halinde temyiz eden taraflara iadesine, 27/03/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi E. 2014/13113, K. 2015/5987 T. 28.4.2015
Taraflar arasında görülen davada … 6. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 27/12/2013 tarih ve 2010/31-2013/663 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 28.04.2015 günü hazır bulunan davacılardan … vekili Av. … ile diğer davacılar vekili Av. … ve davalı …Ltd. Şti. Vekili Av. … dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı.
Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacılar vekili, müvekkillerinin murisleri … ve … kardeşlerin davalı şirkete ait uçakta yolcu iken uçağın 16.02.1998 tarihinde düşmesi sonucu öldüklerini, müvekkillerinin murislerinin desteğin yoksun kaldıklarını ileri sürerek,
davacı
- … için 924.385.030 TL maddi ve 9.000.000.000 TL manevi,
- … için 3.775.589.929 TL maddi ve 6.000.000.000 TL manevi,
- … için 4.000.000.000 TL manevi,
- … için 11.389.657.379 TL maddi,
- 5.000.000.000 TL manevi,
- … için 956.293.171 TL maddi,
- 4.000.000.000 TL manevi,
- … için 2.056.971.042 TL maddi,
- 3.000.000.000 TL manevi
tazminatın faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş,
05.07.2002 tarihli ıslah dilekçesi ile
… için 4.089.270,793 TL,
… için 14.072.795.232 TL,
… için 145.344.849.397 TL,
… için 4.901.442.480 TL ve
… için 7.933.303.467TL
maddi tazminat olmak üzere toplam 177.061.661.369 TL maddi tazminatın faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, muris…’in kaza yapan uçağın pilotu olduğunu ve kazanın pilotaj hatasından kaynaklandığının Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü raporu ile sabit olduğunu, diğer muris …’ın ise yolcu olmayıp muris … tarafından uçuş planında gösterilmeksizin uçağa alındığını,
olsa olsa hatır taşıması olarak değerlendirilebileceğini, zira uçağın kargo taşımacılığı yaptığını, Türk Sivil Havacılık Kanunu’nun 137. maddesinde zararın doğmasına ve artmasına, zarar uğrayanın davranışlarının yol açması durumunda işletenin tazminat borcundan tamamen veya kısmen kurtulacağının belirtildiğini, olayda pilot …’in kusurlu olması nedeniyle tazminat yükümlülükleri bulunmadığını, aksi düşünülse dahi BK.nun 43-44. maddeleri gereğince tazminat miktarında hakkaniyet ölçülerinde indirim yapılması gerektiğini,
istenen tazminatın yüksek olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, dava konusu kazanın mekanik bir arızadan kaynaklanmayıp pilotaj hatasından kaynaklandığı,
davacıların murisi …’nun kaza yapan uçakta ikinci pilot olduğu, …’nun ise …’nun kardeşi olup davalı ile iş ilişkisi bulunmayıp hatır yolcusu olduğu, muris … yönünden BK’nun 55. maddesi uygulanamayacağından bu murise yönelik davacılar … ve …’nun maddi tazminat taleplerinin reddi gerektiği, kazanın meydana gelmesinde pilot …’ın % 70, ikinci pilot …’nun % 30 oranında kusurlu olduğu, 15.04.2002 tarihli aktüerya raporunda davacıların talep edebilecekleri destekten yoksun kalma tazminat miktarlarının tespit edildiği,
sorumlu pilot …’ın % 70 kusur oranı bu raporda belirtilen tazminat miktarlarına oranlanarak yeniden ek rapor alınmasına gerek görülmediği gerekçesiyle davacıların maddi tazminat davalarının kısmen kabulüne, davacı … için 101.741,00 TL, … için 3.431,00 TL, … için 5.553,00 TL olmak üzere toplam 110.725,00 TL maddi tazminatın faizi ile birlikte tahsiline,
davacılar … ve … ile diğer davacıların fazlaya ilişkin maddi tazminat taleplerinin reddine, davacıların manevi tazminat davalarının kısmen kabulüne, davacı … için 5.000,00 TL, … için 3.000,00 TL,… için 3.000,00 TL, … için 4.000,00 TL, … için 3.000,00 TL, … için 2.000,00 TL manevi tazminatın faizi ile birlikte tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davalı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA,
takdir olunan 1.100 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 6.697,00 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 28.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi E. 2014/16422, K. 2015/11962 T. 12.11.2015
Taraflar arasında görülen davada … Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 10/07/2014 tarih ve 2013/90-2014/214 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla,
dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davacının 18/03/2011 tarihinde …’da bir fuara katılmak üzere davalı … ile seyahat ettiğini, …’nın Bologna Hava alanında uçaktan inerken ayağının merdivene takıldığını ve düştüğünü,
kalçasında ciddi kırıklar oluştuğunu, yapılan ameliyat ve tedavilerin hem iş görmemesi nedeni ile maddi kayıplara hem de ciddi boyutta manevi sarsıntıya neden olduğunu ileri sürerek;
fazlaya ait hakları saklı kalmak kaydıyla toplam 6.661,00 TL maddi ve 30.000,00 TL manevi tazminatın temerrüt faiziyle birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının yüksek topuklu ayakkabı giymesi sebebiyle ve uçaktan inerken dikkatli olması gerekirken alelacele inmeye çalışması neticesinde merdivenin son iki basamağında ayakkabısının topuğunun kırılması üzerine dengesini kaybedip düştüğünü,
havaalanında yer hizmetleri sunan handling şirketi tarafından uçaklara biniş ve uçaklardan inişlerde kullanılan merdivenlerin uluslar arası sivil havacılık otoritelerince kabul edilmiş normlara uygun olarak imal edildiğini,
bu suretle davacı yolcunun kendi dikkatsizlik ve kusuru ile meydana gelen zarar verici eylem nedeniyle davalının sorumluluğunun bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; maddi tazminat davasının kısmen kabulüne, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 2.330,50 TL maddi tazminatın (1.330,50 TL fuar için ödenen bedel,
1.000,00 TL ise tedavi giderleri için) olay tarihi olan 18/03/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, manevi tazminat davasının kısmen kabulüne, 7.500,00 TL manevi tazminatın 18/03/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına,
davalı taşıyıcının taşıma hukuku kuralları gereğince yolcusunu götürülmesi gereken yere sağ ve salim olarak ulaştırmakla yükümlü olup, yolculuk sırasında meydana gelen zararlardan kusursuzluğunu ispat etmediği sürece sorumlu olduğuna,
somut olayda taşıyıcının kusursuzluğunu ispat edemediğinin anlaşılmasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- 818 Sayılı Borçlar Kanununun 47. maddesi uyarınca, hakimin özel durumları dikkate alarak hükmedeceği manevi tazminat miktarı, olay nedeniyle duyulan elem ve ızdırabı kısmen dahi olsa telafi etmeye elverişli, makul ve adalete uygun olarak olayın oluş şekli, kusur durumu vs. gibi hususlar dikkate alınarak belirlenecektir.
Bu suretle, mahkemece temyiz edenin sıfatıyla usuli kazanılmış haklar da gözetilmek suretiyle belirtilen hususların nazara alınması ve böylece manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken; manevi tazminat belirlenirken takdir edilen bedelden kusur oranına göre matematiksel indirim yapılması doğru görülmemiş kararın temyiz eden davalı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine,
(2) nolu bentte yazılı nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün davalı yararına BOZULMASINA,
takdir olunan 1.100 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 12/11/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi E. 2019/1185, K. 2020/4096 T. 14.10.2020
Davacı vekili, müvekkilinin talebi üzerine 16C koltuk numaralı acil çıkış kapısından bilet kesildiğini, müvekkilinin uçağa binmek için kartını uzatırken hafif sendelediğini, bunun üzerine görevlinin gülerek “alkol mü aldınız” dediğini,
ramazan ayı olması dolayısıyla oruçlu müvekkilinin bu soru üzerine “iftardan sonra” diyerek espri yaptığını ve güldüklerini, daha sonra kabin amiri … ‘nın gelerek müvekkiline alkollü olduğu için arka koltuğa geçmesini söylediğini,
bu durum karşısında sinirlenen müvekkilinin oruçlu birine bunun nasıl söylendiğini, alkollü olduğunun nasıl tespit edildiğini söyleyerek teklifi reddettiğini, uçağın uzun süre kalkmadığını ve 4 sivil polis tarafından uçaktan dışarı atıldığını ileri sürerek uğramış olduğu manevi zarar karşılığı 100.000,00 TL manevi tazminatın bilet görevlisi, kaptan pilotlar ve kabin amiri davalılar ile hava yolu şirketinden müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Bir kısım davalılar vekili, Sivil Havacılık Kuralları gereği havayolu personeli tarafından “yolcunun beyanı” nın esas alındığını,
bu nedenle davacının alkollü kabul edildiğini, bu kapsamda davacının yürüme zorluğu çekmiş olması ve kendisinin alkollü olup olmadığı sorusuna olumlu yönde yanıt vermesi üzerine davacıya koltuk numarasının değiştirilmesi talebinde bulunulduğunu,
davacının talebi kabul etmek bir yana uçak personeline tüm yolcuların duyacağı şekilde bağırmaya, hakaret ve tehdit içerikli konuşmaya başladığını, uçakta bulunan diğer yolcuların huzursuz olmasına ve sinirlerinin bozulmasına sebep olduğunu, kaptan pilot tarafından öncelikle “Kabul Edilemez Davranış” formu doldurularak davacıya uçak içinde tebliğ edildiğini,
davacının uyarıyı dikkate almadığını, aynı şekilde davranmaya devam ettiğini, bunun üzerine kaptan tarafından davacının uçaktan indirilmesine karar verilerek kararın uygulandığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı …; Sivil Havacılık Kanunu gereğince gerginliğe neden olan sinirli bir şekilde çevresine hakaret ederek bağıran davacının pilotun emri üzerine uçaktan indirildiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince iddia, savunma, tanık beyanları ve tüm dosya kapsamına göre; davacının kabin amirinin kendisine ” alkollüymüşsünüz ” diyerek yer değiştirme teklifi üzerine sinirlenerek teklifi reddettiği,
uçaktan indirilme eyleminin kendi kusurundan kaynaklandığı, bunun yanı sıra davacının yer değiştirme teklifini reddetmesine kadar alkollü olduğu yönündeki iddianın diğer yolculara duyurulduğuna ilişkin dosyada herhangi bir ispat bulunmadığı,
bu kapsamda manevi tazminatın şartlarının oluşmadığı sonuç ve kanaatine varılarak manevi tazminat davasının reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince; seyahat özgürlüğünü bu düzenlemelerde belirtilen sınırlar içerisinde kullanmayan davacının,
uçuş emniyetinin sağlanması diğer yolcuların güvenle seyahatlerini temin bakımından sadece tek sefere bağlı olarak uçuşunun engellenmesi söz konusu olduğu,
acil çıkış kapısındaki koltuğundan kalkmamakta ısrar eden ve uçuş görevlilerine hakaret ettiği anlaşılan davacının kural dışı yolcu olarak kabul edilmesinde kusurun davacıda olduğu,
ölçülük ilkesine aykırılık bulunmadığı kişilik haklarının ihlali nedeniyle lehine manevi tazminat takdir edilemeyeceği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK’nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA,
HMK’nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
aşağıda yazılı bakiye 10,00 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 14.10.2020 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.
Faydalı Linkler:
- Havacılık Yolcu Taşıma Sözleşmesi Nedir?
- Havacılık Hukuku
- Hava Aracı Sicil İşlemleri Nelerdir?
- Hava Aracı İpoteği Nedir?
- Ankara Havacılık Avukatı