
Akademik Yayın İhlali (Yağmacı / Şaibeli Yayın)

Amir veya Üste Tehdit Suçu ve Cezası
Makale Başlıkları
Yaş Büyütme veya Küçültme Davası
Yaş küçültme davası ve yaş büyütme davası ile ilgili olan makalemizi okuyorsunuz. Daha fazla bilgi almak ve sürecin başından sonuna kadar yürütülmesi için bizlere ulaşabilirsiniz.
Yaş Büyütme, Küçültme Davası Nedir? Yaş Düzeltme Davası Nedir?
Yaş büyütme, küçültme davası diğer bir adıyla yaş düzeltme davası bir kişinin doğum tarihinin sehven memur hatasıyla veya herhangi başka bir nedenle kimliğe ve nüfus kütüğüne yanlış yazılmasının giderilmesi için açılan davalardır.
Bu davalar ilgililerin menfaati nedeniyle açılmaktadır. Nüfus kayıtları 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu gereğince kesinleşmiş mahkeme kararı olmadan yapılmamaktadır. Bu nedenle yaş düzeltilmesinin dava açmaktan başka bir alternatifi bulunmamaktadır.
Yaş Düzeltme Davasının Şartları Nelerdir?
Yaş düzeltme davalarının açılabilmesi için somut gerekçeler öngörülmemiştir. Ancak 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunun 36.maddesinde davanın haklı gerekçelerle açılabileceği belirtilmiştir.
Bunun yanı sıra bazı doğum tarihi düzeltmek için farklı gerekçeler aranmaktadır. Bu nedenler somut olaya göre değişmezken haklı gerekçeler ise somut davaya göre değişebilecektir. Bu gerekçeler şu şekilde sıralanabilir.
Hastane (Resmi Kurum) dışında doğum olmalı: Bir kişinin hastanede doğması halinde doğum anını belgeleyen resmi belgeler verilmektedir. Bu nedenle kişilerin doğum tarihi ve anne bilgileri bu belgelerle sabit bulunmaktadır.
Ancak hastane dışında doğum olması halinde resmi bir belge olmadığından kişi nüfus kütüğüne kaydedilirken beyan üzerine doğum tarihi belirlenir.
Bu nedenle yaş düzeltme davası açılabilmesi için hastane dışında doğum olmuş olması mahkemelerce aranan şartlardan biridir.
Kişinin görünümü yaşa uygun olmalı: Kişi görünüş olarak iddia ettiği yaşa yakın olmalıdır. Aksi takdirde kişinin neden yaşını düzeltmek istediği, ne amacı taşıdığı belli olamayacaktır.
Yaş değişikliği talep eden kişinin o yaşta kardeşi olmamalı: Kişinin iddia ettiği yaşta olabilmesi için kişinin o yaşta aynı anneden doğan bir kardeşinin olmaması gerekmektedir.
Kişinin o yaşta kardeşi olabilmesi için ikiz olması gerekmekte, aksi takdirde pek mümkün olmamaktadır.
Bu nedenle kişinin iddia ettiği yaşta aynı anneden kardeşi bulunması durumunda talebi kabul edilmeme ihtimali daha yüksektir.
Kişinin annesiyle arasındaki yaş: Kişinin iddia ettiği yaşta olabilmesi için kişinin resmiyetteki yaşının ve iddia ettiği yaşın annesinin yaşı ile arasındaki farklar bakılır.
Kişinin doğduğunu iddia ettiği yılda annesinin doğuma elverişli olmaması kişinin talebinin reddini gerektirecektir.
Haklı sebeplerin varlığı: Kişinin yaşının değiştirilebilmesi diğer bir deyişle yaşının düzeltilmesi için kişinin haklı bir nedeni bulunmalıdır.
Haklı sebebin varlığı her somut olayda değişecektir.
Zira haklı nedenle kişiden kişiye göre değişebilir hususlardır. Örneğin kişi emeklilik için yaş sınırına takılmıştır ve resmiyette görünen doğum tarihi yanlıştır.
Vatandaş bu durumda yaş düzeltme davaları açmak istemektedir.
Mahkeme Kararı Olmadan Doğum Tarihi Değiştirme
Doğum tarihi, kişinin kimlik bilgileri arasında temel bir unsurdur. Ancak, bazı nadir durumlarda, kişinin doğum tarihinin değiştirilmesi gerekebilir. Doğum tarihi değişikliği için genellikle mahkeme kararı gereklidir. Mahkeme Kararı Olmadan Doğum Tarihi Değiştirme konusunda bazı bilgilere yer verdik.
Doğum tarihinin değiştirilmesi, ciddi bir konudur ve yasal süreç gerektirir. Mahkeme kararı olmadan resmi belgelerde doğum tarihinin değiştirilmesi yasalara aykırıdır ve hukuki sonuçlar doğurabilir.
Bu nedenle, doğum tarihinin değiştirilmesi için hukuki danışmanlık almanız ve yasal süreçleri takip etmeniz önemlidir.
Yaş Değişikliği Yapmak İçin Dava Açmak Zorunlu Mudur?
5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunun 35.maddesi uyarınca kesinleşmiş bir mahkeme kararı olmadan nüfus kayıtları düzeltilemez. Bunun tek istisnası 2022 yılında belirli bir süre için öngörülen ve ancak belirli şartlar halinde yararlanılabilecek olan e-devlet üzerinden isim değişikliği yapılmasıdır. Bu bağlamda yaş (doğum tarihi) düzeltilmesi için dava açmak zorunludur.
Yaş Düzeltme Davasında Yetkili ve Görevli Mahkeme Neredir? Yaş Büyültme Davası, Yaş Küçültme Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme Neredir?
Yaş büyütme ve küçültme davaları asıl adıyla yaş düzeltme davaları yaşını düzeltmek isteyen kişinin yerleşim yerinde bulunan mahkemelerde açılır. Bu davalarda davalı nüfusa kayıtlı bulunulan nüfus müdürlüğü olarak gösterilir.
5490 sayılı kanun uyarınca nüfus kaydının düzeltilmesi için açılacak olan davalara Asliye Hukuk Mahkemeleri bakmakla görevlidir. Bu bağlamda yaş düzeltme davasının kişinin yerleşim yerinde bulunan asliye hukuk mahkemesinde açılacağını söylemek mümkündür.
Yaş Düzeltme Davası Kaç Kez Açılabilir? Yaş Düzeltme Davasında Zamanaşımı Var Mıdır?
Vatandaşların bu konuda sık sık sorular sormasının nedeni daha önceden böyle bir sınır olmasıydı. Ancak belirtilen karar 2012 yılında Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiştir.
Şuan sayısal sınır olmamakla birlikte haklı nedenlerin bulunması halinde her zaman bu dava açılabilir.
Kişilerin bu davayı açabilmeleri için herhangi bir zamanaşımı öngörülmemiştir. Kişiler yaş düzletmesi davasını haklı nedenlerin bulunduğu her zaman açabilirler.
Yaş Düzeltme Davası Ne Kadar Sürer?
Yaş düzeltme davaları çekişmesiz yargı işlerindendir. Bu nedenle basit yargılama usulüne tabidir.
Basit yargılama usulünde öninceleme dosya üzerinden yapılır. Mahkemenin duruşma yoğunluğu ve iş yüküne göre bu süreç değişebilmektedir.
Ancak genel itibariyle (kesin olmamak ile birlikte) yaş düzeltme davalarının 3 ay içinde nihayete ereceğini söylemek mümkündür.
Bizlere diğer içeriğimiz olan Ankara Ceza Avukatı sayfamızdan ceza avukatı ile ilgili bilgi almak için inceleme yapabilirsiniz.
Emeklilikte Yaş Düzeltme Davasının Etkisine İlişkin Yargı Kararları
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 02.03.2021 T., 2020/10008 E., 2021/2508 K.
Dava ve Karar: Dava, Kurum kayıtlarındaki 10.01.1971 olan doğum tarihinin 10.01.1966 olarak düzeltilmesi ve yaşlılık aylığı koşullarının buna göre değerlendirilmesi istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Adana Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Adana Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi …tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı davalı Kurum kayıtlarında doğum tarihinin 10.01.1971 olarak göründüğünü, gerçek doğum tarihinin 10.01.1966 olduğunu, Kurum kayıtlarındaki hatanın düzeltilmesini ve yaşlılık aylığı bağlanmasına ilişkin işlemlerde 10.01.1966 tarihinin esas alınması gerektiğine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II-CEVAP
SGK vekili, haksız ve yersiz açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI İlk derece mahkemesince, “…Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 120/2 maddesi, (1479 sayılı Bağ-Kur Kanununun 66. Maddesi) bazı kötü uygulamaları önlemek amacı ile özel bir düzenleme getirmiş ve belli sigorta kollarında, hangi doğum tarihinin esas alınacağını açıkça belirlemiştir.
Anılan madde çok açık olarak “malullük, yaşlılık ve ölüm sigortasına ilişkin yaş ile ilgili hükümlerin uygulanmasında “sigortalıların ilk defa çalışmaya başladığı tarihte nüfus kütüğünde kayıtlı bulunan doğum tarihleri… esas tutulur.” hükmünü içermektedir.
Hiçbir yoruma yer vermeyecek şekilde yapılan bu düzenleme karşısında sigortaya ilk tescil tarihinden sonra yapılan yaş tashihinin yaşlılık aylığı bağlanmasında nazara alınamayacağı açıktır.
Hukuk Genel Kurulunun 9/10/2002 gün ve 2002/21-761 esas sayılı kararı da bu yöndedir.
Bu özel düzenleme dışında ki kesinleşmiş bir yargı kararının uygulamalarda geçerliliğini koruyacağı tartışmasızdır. 5510 sayılı kanunun 57. Maddesi gereğince uzun ve kısa vadeli sigortalar ile genel sağlık sigortasından yararlanmada sigortalıların yararlanmaya başlamadan önceki yaş düzeltmelerinin kabul edildiği, sigortalılıkları başlatılanların sigortalılık başlangıç tarihinden sonra yaş düzeltmelerinin dikkate alınmadığı gözönünde bulundurulduğunda davacının ilk defa işe başladığı 1992 yılında nüfusta kayıtlı doğum tarihi 10/01/1971 tarihidir,
Davacı işe başladıktan sonra tekrar yaşını düzeltmek için dava açmış ve yaşını değiştirmiştir.
SGK Mevzuatı ile Yargıtay 10. Hukuk ve 21. Hukuk Dairelerinin kararlarına göre ilk defa çalışmaya başlandığı esnada nüfus kaydında geçerli olan yaşa itibar edilir,
Sonradan değiştirilen ve düzeltilen yaş emeklilik yaşı bakımından geçerli olmayacağından ispatlanamayan davanın reddine dair karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçesi ile “…Davanın REDDİNE,…” karar verilmiştir.
B-BAM KARARI
Bölge Adliye Mahkemesince, “…Adana 7. Asliye Hukuk Mahkemesi ilamında aynı belgeler göz önüne alınarak yaşı ile ilgili gerçek kayıtlar esas alınıp kayıt düzeltilmesinin gerçekleştiği, klasik yaş tashihi davası olmadığı
Verilen kararın yaş tashihi ile ilgili olmayıp kayıt tashihi ile ilgili olduğu, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasası’nın 120. maddesi kapsamında bir yaş tashihi bulunmadığı,
Davacının tashih talebinde 10.01.1966 tarihli doğum tarihinin dikkate alınarak karar verilmesi gerekirken davanın reddi kararının hatalı olduğu anlaşılmıştır.
Buna göre, davacının istinaf sebepleri haklı görüldüğünden istinaf başvurusunun HMK’nin 353/1-b.2 maddesi gereğince kabulü ile kararın düzeltilmek üzere kaldırılmasına karar verilmesine karar vermek gerekmiştir.” gerekçesi ile,
“…Davacının istinaf talebinin kabulü ile, Adana 2. İş Mahkemesinin 2017/393-2018/295 Esas-Karar sayılı kararının HMK 353/1-b-2 maddesi gereğinde düzeltilerek yeniden hüküm kurulmak üzere ortadan kaldırılmasına, ilk derece mahkeme hükmü yerine geçmek üzere;
a-Davanın kabulü ile,
b-Sosyal Güvenlik Kurumunun 27.10.2017 tarihli kanun ve ikincil mevzuat gereği yaş tashihlerinde ilk işe giriş tarihinden önce kesinleşmiş olan mahkeme kararına göre işlem yapılmakta olduğundan, Bağ-Kur kapsamında sigortalı olduğu 23.10.1992 tarihinden önce mahkeme kararı ile kesinleşmiş olan 10.01.1971 tarihli doğum tarihinin emekliliğe esas doğum tarihi olduğuna ilişkin kurum işleminin iptaline, tashih talebinde 10.01.1966 tarihli doğum tarihini dikkate alınması gerektiğini tespitine,…’ karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ: Davalı Kurum vekili, davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne hükmedilmesinin hatalı olduğunu beyanla kararın bozulmasını istemiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME: Davacının 25.09.2012 tarihinde açtığı yaş tashihi davası sonucunda,
Adana 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 30.01.2012 tarih 2012/1062 E., 2012/342 K. sayılı kararı ile davacının nüfus kayıtlarına 10.01.1971 olarak kaydedilen doğum tarihinin 10.01.1966 olarak düzeltildiği,
Davalı Kurumun kayıtlarındaki doğum tarihi bilgisini, davacı sigortalının 11.02.2013 tarihli talebi üzerine, 10.01.1966 olarak güncellediği, ancak davacının yaşlılık aylığı tahsisi için talebinin incelendiği aşamada, doğum tarihi olarak “10.01.1966” tarihini değil “10.01.1971 tarihini esas alması ve yaşlılık aylığı tahsis talebini reddetmesi üzerine eldeki davanın açıldığı,
İlk Derece Mahkemesince davanın reddedildiği, Bölge Adliye Mahkemesince davanın kabulü ile yaşlılık aylığı tahsis talebinde 10.01.1966 tarihinin doğum tarihi olarak dikkate alınması gerektiğinin tespitine karar verildiği görülmektedir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı eksik araştırma ve incelemeye dayalıdır. Dosya içerisine alınan belgelere göre, Adana Cumhuriyet Başsavcılığının 04.12.1985 tarihli dava dilekçesi ile Adana 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1985/881 Esas sayılı dosyasında açılan ve görülen dava dosyasında alınan sağlık kurulu raporu ve tüm delillere göre, davacının “10.01.1966” olarak kaydedilen doğum tarihinin “10.01.1971” olarak düzeltilmesi gerektiğine karar verilmiş ve karar 06.05.1986 tarihinde kesinleşmiştir.
Yani burada davacının alınan sağlık kurulu raporuna göre gerçek yaşı tespit edilmeye çalışılmış ve bu doğrultuda yaş tashihi davası görülerek davacının gerçek doğum tarihinin “10.01.1971” olması gerektiğine karar verilmiştir.
Davacı, davalı Kurum kayıtlarına göre ilk kez 23.10.1992 tarihinde 1479 sayılı kanun kapsamında sigortalı olarak tescil edilmiştir.
Davanın yasal dayanağı 1479 sayılı yasanın “Yaş” başlıklı 66. maddesinde, “Malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına ilişkin yaş ile ilgili hükümlerin uygulanmasında, sigortalıların ve hak sahibi çocuklarının sigortalının bu kanuna tabi olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihte nüfus kütüğünde kayıtlı bulunan doğum tarihleri, sigortalının bu kanuna tabi olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihten sonra doğan çocuklarının da nüfusu kütüğüne ilk olarak yazılan doğum tarihleri esas tutulur.
Nüfus kayıtlarında doğum ay ve günleri yazılı olmayanlar 1 Temmuzda, doğum ayı yazılı olup da günü yazılı olmayanlar o ayın 1 inde doğmuş sayılır.” denilmektedir.
Somut olayda davacının sigortalılık süreci içerisinde yaş tashihi davası açtığı belirlendiğinden ve 1479 sayılı yasanın 66. maddesi gereği sigortalının tescil tarihi sonrasındaki yaş tashihi kararlarının dikkate alınamaması nedeniyle davanın reddi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli Adana Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun kabulüne ilişkin kararı bozulmalıdır.
Sonuç: Adana Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi kararının yukarıda açıklanan nedenlerle HMK’nın 373/2. maddesi gereği BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 02/03/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Faydalı Linkler:
Tüm detaylı bilgiler için iletişim sayfamızdan bizlere ulaşabilir ve hukuki danışmanlık alabilirsiniz.