

Güveni Kötüye Kullanma Suçu ve Cezası (TCK Madde 155)


Görevi Kötüye Kullanma Suçu ve Cezası (TCK Madde 257)
Makale Başlıkları
Devremülk Sözleşmesinin Feshi, Senetlerin İptali Ve İadesi Emsal Yargıtay Kararları
Devremülk Sözleşmesinin Feshi Senetlerin İptali İle İlgili Emsal Yargıtay Kararları.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2020/4551 Esas, 2020/5129 Karar
“Yerine getirilmeyen Devre Mülk Sözleşmesinde fesih ile ödenen bedelin iadesi için icra takibine girişilmesi itirazın iptali ve icra inkar tazminatına hükmedilmesi yerindedir.” Devremülk Sözleşmesinin Feshi Senetlerin İptali
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 2020/955 Esas, 2020/3254 Karar
“Sözleşmede tedarikçi olarak adı geçen davalı … Otel İşl.Tur.İnş.Tic.A.Ş.’nin diğer davalı şirket ile arasında organik bağ bulunduğu kabul edilerek her iki davalının da ödenen meblağdan müşterek ve müteselsilen sorumlu tutulmasına karar verilmesi gerekir.”
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi’nin 2020/668 Esas, 2020/1072 Karar
“Devre mülk sözleşmesinin ve bu sözleşmeye dayanan tapunun iptali ve ödenen bedelin iptali istemine ilişkin davalarda taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkilidir.”
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 2016/27741 Esas, 2016/22084 Karar
“Davacının huzurdaki davadaki talebi sadece verdiği bedellerin geri alınmasına ilişin olup, tapu iptal ve tescil gibi taşınmazın aynına ilişkin bir talebi bulunmamaktadır. ………….…huzurdaki davanın taşınmazın aynına ilişkin dava gibi görülmesi mümkün değildir.
6100 Sayılı HMK’nın 6. Mad. göre genel yetkili mahkeme davalının yerleşim yeri mahkemesidir.
Ayrıca, 4077 sayılı kanunun 23/3. madde ve fıkrasına göre de, tüketici davalarının tüketicinin ikametgâhında da açılabileceği belirtilmiştir ki, bu da özel yetkiye ilişkin bir düzenlemedir.
Bu nedenle dava, davacının tercihine göre, hem genel ve hem de özel yetkili mahkemede açılabilir.” Devremülk Sözleşmesinin Feshi Senetlerin İptali
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 2016/25519 Esas, 2019/11699 Karar
“Taraflar arasında devre mülk satış sözleşmesi yapıldığı ve söz konusu sözleşmenin resmi şekil şartına tabi olduğu (tapuya irtifak şeklinde tescil edilmesi) ve taraflar arasında imzalanan sözleşmenin resmi şekilde yapılmadığından geçersiz sözleşmeye dayalı olarak tarafların verdiklerini iade edecekleri gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken aksi yönde karar verilmesi hukaka uyarlı değildir.”
Yargıtay 13 Hukuk Dairesi’nin 07.2013 tarih ve 2013/4117-18427 Esas
“Tapuda kayıtlı taşınmazların satışının, MK’nun 706 , BK’nun 213, Tapu K.’nun 26 ve Noterlik K.’nun 60 maddeleri gereğince resmi şekilde yapılması zorunludur, haricen düzenlenen satış sözleşmeleri hukuken geçersizdir. Bu nedenle taraflar arasındaki devre mülk satış sözleşmesi de tapulu taşınmazın satışına ilişkin olup geçersizdir. Geçersiz sözleşmeye dayanılarak davacının fesih ve ödediği meblağın iadesini her zaman talep hakkına sahiptir. Bu nedenle davacının ödediği meblağın iadesine karar verilmesi gerekirken yanlış değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.”
(Devremülk Sözleşmesinin Feshi Senetlerin İptali)Yargıtay Hukuk Dairesi’nin 2016/26742 Esas, 2019/2269 Karar
“Devre mülk satış sözleşmesi yapıldığı ve söz konusu sözleşmenin resmi şekil şartına tabi olduğu ve taraflar arasında imzalanan sözleşmenin resmi şekilde yapılmadığından geçersiz sözleşmeye dayalı olarak tarafların verdiklerini iade edecekleri hususu değerlendirilmemiştir. O halde, mahkemece, geçersiz sözleşme nedeniyle tarafların aldıklarını geri verme ile yükümlük oldukları gözetilerek davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken az yukarıda belirtilen hatalı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.”
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 2016/25568 Esas, 2019/7833 Karar
“Her ne kadar taşınmaz devrini içeren sözleşmenin adi yazılı şekilde yapılması geçersiz ise de, taşınmazın tapusunun verilmesi ile geçersiz olan sözleşme geçerlilik kazanacaktır. Bu durumda mahkemece davalı tarafından tapunun davacıya devredildiği anlaşıldığından yapı kullanma izin belgesi ile kullanıma ilişkin iskan ruhsatının olup olmadığı, inşaatın tamamlanıp tamamlanmadığı ve devre mülk satış sözleşmesinin feshine ilişkin koşulların oluşup oluşmadığı araştırılarak taraf delilleri toplanıp sonucuna göre bir karara verilmesi gerekir.” Devremülk Sözleşmesinin Feshi Senetlerin İptali
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2019/19 Esas, 2019/574 Karar
“Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, sözleşmenin nispiliği ilkesi gereğince Belediyenin sorumluluğuna gidilemeyeceği, aksi yöndeki bir kabulün arsa payı karşılığı inşaat sözleşmeleri uygulamasına aykırı düşeceği, Belediyenin kendisine düşecek dairelerin satışı için reklamlarda yer aldığı, garantörlüğünün bulunmadığı, bu nedenle Özel Daire bozma kararının yerinde olduğu ve direnme kararının bozulması gerektiği yönündeki görüş açıklanan nedenlerle Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir. Sonuç itibariyle yerel mahkemenin satış sözleşmesinin davalı Şirket tarafından ifa edilememesi nedeniyle diğer davalı Belediyenin güven sorumluluğu gereğince davada sıfatının bulunduğu yönündeki direnme gerekçesi usul ve yasaya uygun olup yerindedir.”
Yargıtay Hukuk Dairesi’nin 2016/22547 Esas, 2019/2265 Karar
“Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. …nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken …maktu vekalet ücretine hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.”
Yargıtay Hukuk Dairesi’nin 2016/6597 Esas,2018/12102 Karar
“Senetlerin iptal edildiğine ilişkin mahkeme ilamını sunmasına rağmen iptal edilen senetlerin anlaşılamadığı gerekçesiyle işlem yapılamadığını beyan ederek iptal edilen ve borçlu olmadığı tespit edilen senetlerin açıklanmasını istemiştir.
Davacının söz konusu dilekçesi HMK 305/1. maddesinde “Hüküm yeterince açık değilse veya icrasında tereddüt uyandırıyor yahut birbirine aykırı fıkralar içeriyorsa, icrası tamamlanıncaya kadar taraflardan her biri hükmün açıklanmasını veya tereddüt ya da aykırılığın giderilmesini isteyebilir.” şeklinde düzenlenmiş olan tavzih talebi niteliğindedir.” Devremülk Sözleşmesinin Feshi Senetlerin İptali İle ilgili Emsal Yargıtay Kararlarını Okuyorsunuz.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/631 Esas, 2018/1171 Karar
“Devre tatil sözleşmeleri çoğunlukla yalnızca belli bir odanın ya da taşınmazın belli dönemlerde kullanılmasından ibaret değildir; tüketiciler aynı zamanda tesisten ve tesiste verilen hizmetlerden de istifade ederler. 4077 sayılı Kanun’a tabi uyuşmazlıklar yönünden devre tatil sözleşmelerinde tüketicinin cayma süresinin başladığının kabul edilebilmesi için tüketicinin sözleşmede kendisine tahsis edilen oda veya bölümü fiilen görmesi ve bu surette gerçek anlamda teslimin sağlandığının bu iddiayı ileri süren tarafından ispatlanması gerekir.”
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 2014/27680 Esas, 2015/29186 Karar
“Bu tip satışlar, tecrübe ve muayene koşullu satışlardan olduğundan, cayma hakkı ancak hizmetin ifasından sonra, başka bir ifade ile tatil hakkı kullanıldıktan sonra işlemeye başlayacak olup, bu süre içinde sözleşme askıdadır. Davacı devre mülk hakkını kullanmadığını belirtmekte olup, bu durumda cayma hakkını kullanma süresi henüz başlamamış olduğundan, davacının cayma hakkını kullanması mümkündür.” Devremülk Sözleşmesinin Feshi Senetlerin İptali .
Yargıtay 5. Hukuk Dairesi, E. 2020/11217 K. 2021/1049 T. 8.2.2021
Dava, taraflar arasında düzenlenen devre mülk sözleşmesinin iptali ve ödenen bedelin iadesi istemine ilişkindir.
Tüketici Mahkemesince, davada yapılacak yargılama sonucunda sözleşmenin feshinin koşullarının oluşması halinde, sözleşmenin feshinin doğal sonucu olarak davacı adına tescil edilen tapu kaydının iptali ile önceki malik adına tescili gerekeceğinden davacı adına tescil edilen taşınmazın İli yargı çevresine bağlı Termal İlçesi’nde olduğu ve 6100 sayılı HMK’nun 12/1. maddesi gereğince; taşınmazın aynına ilişkin uyuşmazlıkların taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde çözülmesi hususunda kesin yetki söz konusu olduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir.
4. Asliye Hukuk (Tüketici Mahkemesi sıfatıyla) Mahkemesince, davanın taşınmaz aynına ilişkin olmadığı bu sebeple kesin yetkinin de söz konusu olmayacağı gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir.
Devre Mülk Hakkı Kat Mülkiyeti Kanununda düzenlenen taşınmazın müşterek mülkiyet payına bağlı bir haktır. Mevcut uyuşmazlığın tüketici mahkemelerinde görülmesi için davaya konu sözleşmenin resmi şekilde düzenlenmesi gerekli olmayıp, şekil şartına uyulup uyulmadığı hususunun Tüketici Mahkemesince tartışılarak bir karara varılması gerektiğinden, 6502 sayılı Kanun kapsamındaki uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir.
28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 73/5. maddesinde tüketici davalarının tüketicinin yerleşim yerinin bağlı bulunduğu mahkemelerde de açılabileceği hükmü düzenlenmiştir.
Somut olayda, dava, taraflar arasında düzenlenen devre mülk sözleşmesinin iptali ve ödenen bedelin iadesi istemine ilişkin olup, dava dilekçesi ve dosya kapsamından taşınmazın aynına ilişkin bir dava olmadığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda uyuşmazlığın, davanın ilk açıldığı yer mahkemesi olan Tüketici Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. Yukarıda açıklanan nedenlerle; HMK’nun 21 ve 22. maddeleri ile 5235 sayılı Kanunun 36/3. maddesi gereğince … Tüketici Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 08/02/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi, E. 2017/3043 K. 2020/2503 T. 20.2.2020
Davacı, davalı firmadan 15-30 Ağustos döneminde kullanmak üzere devre mülk satın aldığını, 16 adet 666,00 TL’lik senedi imzalayarak ve 5.232,00 TL ödeyerek satın aldığını, devre mülk yerini gördüğünde kendisine anlatılanların dışında olduğunu anladığını, devre mülk sözleşmesinin feshini ve ödemiş olduğu para ile senetlerin iadesini, senetlere ilişkin adına açılan … 34. İcra Müdürlüğü’nün 2013/1478 esas sayılı icra takibinin iptalini talep etmiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, dosyanın incelenmesinde davacıyla 16.06.2012 tarihli harici olarak devre mülk sözleşmesi imzalandığı, ancak davacıya devre tatil hakkının hiç kullandırılmadığı ve tapu devrinin de yapılmamış olduğu davacının haklı olarak sözleşmeyi fesh ettiği ve ödediği bedeli davalıdan tahsil etmekle haklı olduğu ancak,
icra takibi öncesi davalının temerrüde düşürülmemiş olduğu anlaşıldığından davanın kabulüne, davalının … 34.İcra Müdürlüğünün 2013/14178 E sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin 5.994,00 TL asıl alacak üzerinden devamına, %20 icra inkar tazminatı olan 1198,80 TL’nin davalıdan tahsiline, asıl alacak miktarı olan 5.994,00 TL’na takip tarihinden itibaren yıllık %9 oranında temerrüt faizi yürütülmesine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafça temyiz edilmiştir.
1-Davacı eldeki dava ile, devremülk sözleşmesinin feshi ile ödediği bedelin ve senetlerin iadesini, hakkında başlatılan takibin iptalini talep etmiştir. Mahkemece, davanın kabulüne, davalının … 34.İcra Müdürlüğünün 2013/14178 E sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin 5.994,00 TL asıl alacak üzerinden devamına, %20 icra inkar tazminatı olan 1198,80 TL’nin davalıdan tahsiline, asıl alacak miktarı olan 5.994,00 TL’na takip tarihinden itibaren yıllık %9 oranında temerrüt faizi yürütülmesine karar verilmiş ise de;
HMK’nın 26.maddesi hükmüne göre, mahkeme tarafların iddia, savunma ve talepleri ile bağlıdır. Kural olarak mahkemenin talepten fazlasına veya başka bir şeye hükmetmesi olanak dışıdır.
Öğreti ve uygulamada taleple bağlılık olarak adlandırılan bu kural sadece sonuç istem yönünden değil, sonuç istemi oluşturulan her bir alacak kalemi yönünden de uygulanır. Dosyanın incelenmesinde; davacının hakkında başlatılan takibin iptalini, sözleşmenin feshi ile ödediği bedelin ve senetlerin iadesini talep ettiği anlaşılmaktadır.
O halde, mahkemece yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular dikkate alınarak, davacının dava dilekçesindeki talebe ilişkin hüküm kurulması gerekirken, taleple bağlılık kuralına aykırı olacak şekilde talepten farklı bir hüküm kurulması doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
2-Bozma nedenine göre, davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın BOZULMASINA,
2. bentte açıklanan nedenlerle davacının diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 20/02/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi, E. 2016/6597 K. 2018/12102 T. 13.12.2018
Dava, devre mülk sözleşmesinin iptali, ödediği bedelin iadesi ve bakiye senetlerin iptali talebine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulü ile; davacı ile davalı firma arasında imzalanmış olan Hisseli Gayrimenkul Satış Sözleşmesinin feshine, davacının sözleşme peşinatı olarak davacının ödemiş olduğu 980,00 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının sözleşme kapsamında imzalayarak davalıya ödemiş olduğu toplam 56 adet 37.450,00 TL bedelli senetlerin iptaline, bu senetler ilgili davacının borçlu olmadığının tespitine, karar verilmiştir.
Davacı taraf 06.01.2016 tarihli dilekçe ile aleyhine takip yapılan icra dosyasına senetlerin iptal edildiğine ilişkin mahkeme ilamını sunmasına rağmen iptal edilen senetlerin anlaşılamadığı gerekçesiyle işlem yapılamadığını beyan ederek iptal edilen ve borçlu olmadığı tespit edilen senetlerin açıklanmasını istemiştir.
Davacının söz konusu dilekçesi HMK 305/1. maddesinde “Hüküm yeterince açık değilse veya icrasında tereddüt uyandırıyor yahut birbirine aykırı fıkralar içeriyorsa, icrası tamamlanıncaya kadar taraflardan her biri hükmün açıklanmasını veya tereddüt ya da aykırılığın giderilmesini isteyebilir.” şeklinde düzenlenmiş olan tavzih talebi niteliğindedir.
Mahkemece, 11.01.2016 tarihli ek kararla davacının HMK m.305/1 anlamında olan tavzih talebi reddedilmiştir.
Oysa ki, 6100 sayılı HMK.nun 305/1.maddesinde de açıklandığı üzere hükmün icrasında tereddüt uyandıran durum söz konusu olması nedeniyle davacının tavzih talebinin kabulü ile hasıl olacak sonuca uygun karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde ek kararla tavzih talebinin reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; ek kararın davacı yararına BOZULMASINA, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13/12/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Faydalı Linkler:
- Devre Mülk Sözleşmesi Nedir?
- Devre Mülk Sözleşmesinin Feshi Senetlerin İptali ve İadesi Nasıl Yapılır
- Devre Mülk Hukuku
- Ankara Devre Mülk Avukatı
- Evlat Edinmede Nüfus Kaydının Düzeltilmesi