

Babalık Davası Nedir?


İrtikâp Suçu ve Cezası
Makale Başlıkları
Velayetin Kapsamı
Henüz 18 yaşını doldurmamış bireyler hukukumuzda çocuk olarak nitelendirilmektedir. 18 yaşın doldurulmasıyla kişi çocuk statüsünden çıkar ve ergin olarak nitelendirilir. Ergin olmayan yani 18 yaşını doldurmamış çocuklar ise anne ve babalarının velayeti altındadır.
Çocuğun velayetinin anne ve babadan alınması için yasal ve geçerli sebepler aranır. Ergin bireyin kısıtlanması halinde vasi kendisine vasi atanacağı bilinmektedir ancak belirli nedenlerle çocuğun da kısıtlanmasının gerektiği hallerde hakimin vasi atanması gerekli görmemesi koşuluyla kısıtlanan çocuk anne ve babasının velayeti altında kalmaya devam eder.
Çocuğun anne ve babasına karşı yükümlülükleri olduğu gibi anne ve babanın da çocuğuna karşı yükümlülükleri bulunmaktadır.
Örneğin çocuğun anne ve babasının sözünü dinlemesi gerekirken anne ve babanın da çocuğun bakım ve ihtiyaçlarını karşılamak, çocuğun menfaatinin gerektirdiği kararları almak ve yeri geldiğinde çocuğa mümkün olduğunca hayatını düzenleme imkânı tanımaları ve önemli konularda çocuğun fikirlerini dikkate almaları gerekmektedir.
Velayet davalarında Yargıtay uygulamasına göre de çocuğun idrak yaşı, 8 yaş veya üstüdür. 8 yaşından itibaren yaşıyla uygun gelişim gösteren çocukların görüşü alınarak velayetin düzenlenmesi, değiştirilmesi veya kaldırılması gerekir.
Anne-Babanın Evli Olmaması Halinde Velayet Nasıl Kullanılır?
Aile içinde evlilik birliği devam ediyor ise evlilik devam ettiği sürece ana ve baba velâyeti birlikte kullanır. Ancak evlilik birliğinin devam etmediği durumda velayetin kullanımı da farklılık göstermektedir. Ortak hayata son verilmiş veya ayrılık hâli gerçekleşmişse hâkim, velâyeti eşlerden birine verebilir.
Anne ve babanın evli olmaması hainde ise çocuğun velâyeti anneye aittir. Anne küçük, kısıtlı veya ölmüşse ya da velâyetin anneden alınmasına karar verilmişse hâkim, çocuğun menfaatine göre, vasi atar veya velâyeti babaya verebilmektedir.
Velayet Davası Nedir? Velayet Davası Nasıl Açılır? Velayet Davası Açmak İçin Gerekenler Nelerdir?
Çocuğun velayeti kendisinde olmayan eşin çocuğun velayetini elinde bulunduran eşe karşı açtığı dava velayet davasıdır. Velayetin değiştirilmesi veya kaldırılması velayet davasıyla talep edilir. Küçüğün korunması ve menfaatinin gözetilmesi aileyi ilgilendirdiği kadar toplumu da ilgilendirir. Bu nedenledir ki velayet davalarında resen araştırma ilkesi uygulanır.
Velayet davası açılacağı zaman davacı ebeveyn ilk olarak yetkili aile mahkemesine dilekçe vererek dava açmalıdır. Bunun ardından yetkililerce tarafların ev ortamı, çocukla kurdukları ilişkiler gibi durumlar incelenerek rapor haline getirilir ve mahkemeye sunulur.
Tarafların çocuğun kendisiyle kalması gerektiği konusunda sağlam gerekçelere sahip olması aranır. Her şeyden önce çocuğun menfaati gözetildiğinden çocuk belli bir yaşa gelmişse hangi ebeveyn ile kalmak istediği konusunda çocuğun fikri de önem arz etmektedir.
Velayet davası açmak için yazılan dilekçeyle beraber hâkimi ikna etmeye yetecek ve gerekli kanaati oluşturacak deliller olması gerekmektedir. Yargı sürecinde velayetin değiştirilmesi veya kaldırılması için kanunda sayılan şartların da gerçekleşip gerçekleşmediği incelenmektedir.
Velayet Davasında Yetkili ve Görevli Mahkeme Hangisidir?
Velayet davalarına bakmakla görevli mahkemeler Aile Mahkemeleridir. Bu mahkemelerin olmadığı yerlerde ise Asliye Hukuk Mahkemeleri görevli kabul edilmektedir. Ayrıca velayet davalarına bakmakla yetkili genel yetki kuralına göre davalının yerleşim yeri mahkemesidir. Ne var ki velayet davasında, davacı kendi oturduğu yerde de dava açabilme hakkı bulunmaktadır.
Geçici Velayet Nedir? Neye Göre Belirlenir?
Evlilik birliği devam ederken velayet hakkını birlikte kullanan ebeveynler boşanma davası sırasında ayrı yaşamaya başladığında velayetin boşanma sonuçlanana kadar kimde kalacağı konusu gündeme gelmektedir.
Bu aşamada velayetin kimde kalacağının belirlenmesi için açılan davaya geçici velayet (tedbiren velayet) davası denmektedir. Aslında tam bir dava sayılmamakla beraber çocuğun boşanma davası sonuçlanana kadar kimle kalacağı belirlenir.
Anlaşıldığı üzere geçici velayet olarak anılan kurum, boşanma davası sürecinde çocukların bakım ve korunmasına ilişkin mahkeme hâkimi tarafından verilen geçici nitelikteki önlemdir ve kesin bir velayet kararı teşkil etmemektedir.
Geçici velayette süre aile mahkemesinin velayet konusunda verilen kararın gerekçeleri ile yazılması ve hâkimin onaylanma süresi ise 30 gün olarak kabul edilmektedir. Bununla beraber geçici velayet talebinin ardından yapılan sosyal incelemelerle mümkün olduğunca kısa sürede geçici velayetin kime verileceği belirlenmektedir.
Velayetin Değiştirilmesi Davası
Çocuğun velayetini elinde bulunduran ebeveyne karşı diğer ebeveyn tarafından açılan velayetin değiştirilmesi davasında; ana veya babanın başkasıyla evlenmesi, başka bir yere gitmesi veya ölmesi gibi yeni olguların ortaya çıkarak velayetin değiştirilmesinin zorunlu hale gelmesi durumunda hâkimin re’sen veya ana ve babadan birinin istemi üzerine gerekli önlemleri alması gerekmektedir. İşte bu sebeplerle velayetin değiştirilmesi söz konusudur. Reha Muhtar Haber linkine Tıklayabilirsiniz.
Velayetin değiştirilmiş olması velayeti kaybeden ebeveynin çocukla kişisel ilişki kurmasına veya çocuğun giderlerine katılmasına engel değildir. Velayetin değiştirilmesi için çocuğun menfaatinin bunu gerektirmesi ve velayet kendisinde bulunan ebeveynin velayet hakkını gerektiği gibi kullanamadığının anlaşılması gerekir.
Velayetin Kaldırılması Şartları Nelerdir? Velayetin Kaldırılması Halinde Ana ve Babanın Yükümlülükleri Nelerdir?
Velayetin değiştirilmesinden farklı olarak velayetin kaldırılmasının çocuğun menfaatinin daha fazla tehlikeye düştüğü durumlarda uygulandığını söylemek yanlış olmaz. Buna göre çocuğun korunmasına ilişkin diğer önlemlerden sonuç alınamaması ya da bu önlemlerin yetersiz olacağı önceden anlaşılması halinde, velâyetin kaldırılmasına karar verilir. Velayetin kaldırılması için aranan şartlar 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 348 . maddesinde aşağıdaki gibi sayılmıştır:
“III. Velâyetin kaldırılması
1. Genel olarak
Madde 348-1. Ana ve babanın deneyimsizliği, hastalığı, başka bir yerde bulunması veya benzeri sebeplerden biriyle velayet görevini gereği gibi yerine getirememesi.
2. Ana ve babanın çocuğa yeterli ilgiyi göstermemesi veya ona karşı yükümlülüklerini ağır biçimde savsaklaması. Velâyet ana ve babanın her ikisinden kaldırılırsa çocuğa bir vasi atanır. Kararda aksi belirtilmedikçe, velâyetin kaldırılması mevcut ve doğacak bütün çocukları kapsar.”
Anlaşmalı Boşanmada Velayet Nasıl Belirlenir?
Anlaşmalı boşanma davasında taraflar boşanma protokolünde mal paylaşımı, nafaka ve benzeri birçok husus hakkında uzlaşmaya vararak mahkemeye başvurmaktadır. Bu nedenle velayet konusu da anlaşmalı boşanma protokolünde tarafların kararlaştırdıkları konular arasında yer alır.
Boşanmada Çocuğun Velayeti Kime Verilir?
Boşanma davasında müşterek çocuğun velayeti hakkında karar verilirken çocuğun üstün menfaati ilkesi dikkate alınmalıdır. Buna göre de çocuğun ihtiyaçlarının yaşına göre değişiklik göstereceği açıkça bilinmektedir.
0-4 yaş ile 4-7 yaş arasındaki çocuğun anneye daha fazla ihtiyaç duyması nedeniyle velayetin anneye verilmesi tercih edilirken 6-12 yaş aralığındaki çocuğun hala anneye ihtiyacı olmakla beraber çocuğun okula bu dönemde başladığı da göz önüne alınarak eğitimi açısından karar verilmesi uygundur.
12 yaşından büyük çocukların ise belirli bir olgunluğa eriştikleri kabul edilerek taraf seçme hakkı tanınmakta ve seçimleri önem arz etmektedir. Her halükârda velayet anneye verilirken; ev ortamı, mesleği, kazandığı para miktarı ve yaşam tarzı gibi birçok unsur da göz önünde bulundurulmaktadır. Ayrıca anne çocuğa bakamayacak haldeyse ve annenin çocuğuna zarar verilebileceği durumlar söz konusu ise velayet babaya verilmektedir.
Boşanma davasında velayet belirlenirken bir diğer önemli konu ise kardeşlerin ayrılmaması ilkesi dikkate alınarak karar verilmesi gerektiğidir.
Somut olayın özelliğine göre değerlendirilmesi gerekmekle birlikte velayetin bir taraf bırakılmasında çocukların kardeşlik duygusunun zarar görmemesi açısından çocuğun üstün yararı gerektirmediği taktirde “kardeşlerin birbirinden ayrılmaması ilkesi” esas alınmalıdır.
Velayet Davasına İlişkin Emsal Yargı Kararları
Yargıtay Kararı – 2. HD., E. 2006/17642 K. 2007/6201 T. 12.4.2007
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
1-Dosyadaki yazılara ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına göre davacı-davalı kadının aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
2-Müşterek çocuk Nahide 1995 doğumlu, Defne 1997 doğumlu olup mahkemece alınan ve psikolojik danışmana verdikleri beyanlarında anneleri ile birlikte kalmak istediklerini belirtmişlerdir. Çocuklar uzun süredir anne yanında bulunmaktadırlar. Küçüklerin beyanlarına öncelik verilerek velayetin anneye verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün 2. bentte gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, sair temyiz itirazlarının l. bentte gösterilen nedenlerle ONANMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 12.04.2007
Yargıtay Kararı – 2. HD., E. 2013/6296 K. 2013/26140 T. 13.11.2013
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
Taraflar 15.09.2009 tarihinde boşanmışlar, 31.01.1997 doğumlu G. ve 2002 doğumlu G.’in velayeti anneye bırakılmıştır. Müşterek çocuklar idrak çağında olup uzman ile görüşmelerinde anneleriyle kalmak istediklerini bildirmişler, alınan uzman raporunda da çocukların annelerinin yanında yaşamlarını sürdürmelerinin çocukların yüksek yararına olacağı ifade edilmiştir.
Davalı annenin velayet görevini yerine getirmesine engel bir durumu bulunmamaktadır. Davalı annenin başka bir erkekle evlilik olmaksızın birlikte yaşaması olayı annenin velayet görevini ağır surette ihmal ettiği veya kötüye kullandığı kanıtlanmadıkça; tek başına velayetin kaldırılmasını veya velayetin ona verilmemesini gerektirmez.
Velayete tabi birden fazla çocuk olduğu takdirde yararları gerektirmedikçe kardeşlik duygusunun gelişimi için velayetin aynı ebeveyne verilmesi gerekir. Velayette asıl olan çocuğun üstün yararıdır. Çocuğun yararı ile ana ve babanın yararları çatıştığı takdirde, çocuğun yararına üstünlük tanınması gerekir.
O halde, açıklanan ilkeler ve toplanan deliller göz önüne alındığında; çocukların her ikisinin velayetlerinin de davalı annelerinde kalması çocukların üstün yararına olacaktır.
Açıklanan sebepler karşısında davanın reddi gerekirken; yetersiz gerekçe ile velayetin değiştirilmesine karar verilmesi isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.
Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 13.11.2013
Faydalı Linkler:
- Aile Hukuku
- Türk Hukukunda Ortak Velayet
- Boşanmada Çocuğun Velayeti
- Nafaka Nedir?
- Çocuğun Cinsel İstismarı Suçu ve Cezası